adsense

9 Kasım 2022 Çarşamba

Kral Lear

Cordelia:Sevgim, bütün sözlerden daha gerçek, daha zengin değil mi?

Soytarı: Rüzgarın estiği yana gülümsemeyi bilmiyorsan, açıkta kalıp şifayı kaparsın...

Gerçek, kulübesinde hapsedilen sadık bir köpektir, o kırbaçla kovalanırken dişi tazı da ocak başına kurulup etrafı kokutur.

Akıllanmadan yaşlanmamalıydın da ondan.

Lear: Baskı altında kalan benliğimiz,
Bedenimizle birlikte sarsınca ruhumuzu
Gerçek kimliğimizi yitiririz.

Lear: Göze iyi görünür kötü kişiler
Daha kötüleri varsa eğer;
En kötü olmamak da
Bir bakıma övgüye değer

Lear: Ama hastalığın büyüğü bulunduğu yerde, küçüğü hissedilmez

Edgar:En acıklı değişim, yüksekteyken, iyiden kötüye olanıdır,
Kötü durumdakiler içinse her değişim iyiye doğrudur.

Gloucester: Yolum kalmadı ki, göze ihtiyacım olsun,
Zaten görebildiğim zamanlar da yolumda tökezledim
Varlık çoğu kez aşırı güven veriyor herkese,
Oysa yokluk, düşkünlük yararlı oluyor bizlere

Lear: Şimdi şu ikisinin yerlerini değiştir,duma duma dum!Kim yargıç, kim hırsız?

Ne kırbaçlayıp duruyorsun o zavallı orospuyu?Kırbaçlayacaksan, kendi sırtını kırbaçla!Onu kırbaçlamana neden olan şeyi, sen onunla yapmak için yanıp tutuşmuyor musun?

----
Eskiden, aşık delikanlılar, aşklarını kanıtlamak için kollarını yaralayıp kanlarını şaraba karıştırılar ve sevdikleri kadınların sağlığına kadeh kaldırırılardı

3 Kasım 2022 Perşembe

Genç Werther'in Acıları

Değerli dostum, insanın kalbini anlamak olanaksız bir şey! O kadar sevdiğim, o kadar bağlı olduğum senden uzaklaşıyorum ve bundan mutluluk duyuyorum!

...saygı görmek adına alt tabaka insanlarından kendini uzak tutmak gerektiğine inanan kişi, yenilgiden korktuğu için düşmandan saklanan bir korkak kadar eleştiriyi hak eder.

İnsan aslında karmaşık bir varlık değil.Çoğunluğu zamanın büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor.İşte insanın değişmez yazgısı!

Ancak kendi içime dönersem bir dünya buluyorum!

...insanda hem uzaklara gitmek, yeni keşifler yapmak, gezip dolaşmak, hem de sınırlamalara gönüllü olarak boyun eğmek, alışkanlıkların açtığı yolda ilerlerken sağa sola sapmamakla ilgili dürtüler konusunda çok kafa yordum.

Belirmekte olan bütünüyle önemli bir şey gözlerimizin önüne gelir, gözlerimiz gibi duygularımız da onun içine karışmak ister ve biz, ah, tüm varlığımızla kendimizi ona vermeyi, büyük ve muhteşem tek bir duygunun tüm hazzıyla dolmayı özleriz. -Ah,oraya vardığımızdaysa, orası şimdi burası olmuşsa, her şey her zamanki haline bürünür, zavallılığımızın ve sınırlılığımızın içinde kalakalırız, ruhumuzsa kaçırdığımız huzura özlem duyar.

Uyandığımda büyük bir neşeyle güzel güneşe bakarken "Onu göreceğim" diye bağırıyorum sabahları..Ve o an bütün gün yapmak istediğim başka bir şey gelmiyor aklıma.Her şey, her şey bu ümitle iç içe geçiyor.

Her gün kendimi kandırmaya çalışıp yemin billah ediyorum: Bir kez olsun yarın görme diye.Ertesi gün olunca yine karşı konulmaz bir sebep buluyor, ne olduğunu anlamadan bakıyorum onun yanındayım.

Hayatta " ya öyle, ya böyle" ile nadiren yol alınıyor...

Gücünü tüketen hastalık, aynı  zamanda ondan kurtulma cesaretinden de onu yoksun bırakmaz mı?

...bazen bir anlığına beni yerimden sıçratıp kendime getiren bir cesarete kapılıyorum,o an - nereye gideceğimi bilsem, koşa koşa gideceğim.

"Ah siz akıllı insanlar!" dedim gülümseyerek."Tutku! Sarhoşluk! Delilik! Empati kurmadan, orada öyle rahat rahat oturun, alkoliği eleştirin, aklını kaçırmıştan nefret edin...

"insan sonuçta insan, tutkunun önüne geçilemiyorsa ve insanların koyduğu sınırlar birinde baskı uyandırıyorsa, bir insanın sahip olduğu birazcık akıl yeterli olmaz veya bir işe yaramaz.Çoğunlukla, neyse başka zaman..."deyip şapkama uzandım...Bu dünyada birinin diğerini anlaması o kadar kolay bir şey değil.

Dünyada insanı gerekli kılan tek şeyin sevgi olduğuna kuşku yok.

Böyle mi olucaktı, insanı sonsuz derecede mutlu kılan şey, aynı zamanda üzüntüsünün kaynağı mı olmalı?

Hiçbir yerde peşimi bırakmayan içimdeki sıkıntılı huzursuzluk nedeniyle mi acaba içinde bulunduğum durumun değişmesini arzuluyorum?

Ciddiye almayınca her şeye katlanılır!Ciddiye almamak mı?Nasıl oldu da kalemimden böyle bir söz döküldü...Ah, biraz kaygısız olmak beni şu güneşin ışıdığı dünyada insanların en mutlusu yapardı.

Gittiğim her yerde hayali peşimde!İster uyanık olayım, ister rüya göreyim fark etmiyor, ruhum tümüyle onunla kaplı!

Johann Wolfgang Von Goethe