Soytarı: Rüzgarın estiği yana gülümsemeyi bilmiyorsan, açıkta kalıp şifayı kaparsın...
Gerçek, kulübesinde hapsedilen sadık bir köpektir, o kırbaçla kovalanırken dişi tazı da ocak başına kurulup etrafı kokutur.
Akıllanmadan yaşlanmamalıydın da ondan.
Lear: Baskı altında kalan benliğimiz,
Bedenimizle birlikte sarsınca ruhumuzu
Gerçek kimliğimizi yitiririz.
Lear: Göze iyi görünür kötü kişiler
Daha kötüleri varsa eğer;
En kötü olmamak da
Bir bakıma övgüye değer
Lear: Ama hastalığın büyüğü bulunduğu yerde, küçüğü hissedilmez
Edgar:En acıklı değişim, yüksekteyken, iyiden kötüye olanıdır,
Kötü durumdakiler içinse her değişim iyiye doğrudur.
Kötü durumdakiler içinse her değişim iyiye doğrudur.
Gloucester: Yolum kalmadı ki, göze ihtiyacım olsun,
Zaten görebildiğim zamanlar da yolumda tökezledim
Zaten görebildiğim zamanlar da yolumda tökezledim
Varlık çoğu kez aşırı güven veriyor herkese,
Oysa yokluk, düşkünlük yararlı oluyor bizlere
Lear: Şimdi şu ikisinin yerlerini değiştir,duma duma dum!Kim yargıç, kim hırsız?
Ne kırbaçlayıp duruyorsun o zavallı orospuyu?Kırbaçlayacaksan, kendi sırtını kırbaçla!Onu kırbaçlamana neden olan şeyi, sen onunla yapmak için yanıp tutuşmuyor musun?
----
Eskiden, aşık delikanlılar, aşklarını kanıtlamak için kollarını yaralayıp kanlarını şaraba karıştırılar ve sevdikleri kadınların sağlığına kadeh kaldırırılardı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder