Tüm zihniniz sisin ta kendisi.Toltekler buna mitote diyor.Zihniniz binlerce kişinin aynı anda konuştuğu ve kimsenin birbirinin anlamadığı bir rüya...Bu, illüzyon anlamına geliyor, kişiliğin "ben" sandığı şey.
Birinci anlaşma, kullandığınız sözcüklerde kusursuz olabilmenizdir.
Söz bir güçtür; kendinizi ifade etme ve iletişim kurma gücüdür.
Sözlerinizin arı olması çok önemlidir....Sözlerinizde günahsız olmak, sözleri kendinize karşı kullanmamaktır.Size aptal olduğunuzu söylediğimde...gerçekte kendime karşı kullanmış olurum...Kızgınlık duyup size duygusal zehir akıttığımda, bu sözü kendime karşı kullanmış olurum.
Gerçek, sözünüzde günahsız olmanız için gereken en önemli niteliktir.
"Mutsuzluk arkadaş arar." Korku ve acı toplumsal rüyanın önemli bir parçasıdır.
Sözlerinizi sevginizi paylaşmak için kullanın.
İkinci anlaşma, hiçbir şeyi kişisel algılamamaktır.
Bireysel önemlilik, ya da kişisel algılamak, bencilliğin en üst düzeydeki ifadesidir.
Hayır, hiçbir şeyi kişisel algılamıyorum.Sizin bakış açınız sizin dünyanızı yansıtır...Fikirleriniz daima kendinizle ilgilidir, benimle değil.
İnsanlar kendilerinin mükemmel olmadığının sizin tarafınızdan keşfedilmesinden korkuyor.Sosyal maskeden sıyrılmak acı vericidir.Birisinin söylediği ve yaptığı şey arasında fark varsa ve siz davranışa değil de söylenene kulak vermeyi seçerseniz, kendinize yalan söylemiş olursunuz.
Gerçeği kabul etmek iyileşmenin başlangıcıdır...
Birisi size sevgi ve saygıyla davranmıyorsa, o kişinin sizden uzaklaşması sizin için bir armağandır.
Asla başkalarının davranışlarından sorumlu değilsiniz.Sadece kendi davranışlarınızdan sorumlusunuz.
Bu anlaşmaya uyduğunuzda..alay edilme ya da reddedilme korkusu olmadan istediğiniz kişiye "seni seviyorum" diyebilirsiniz.
Üçüncü anlaşma, varsayımda bulunmamaktır.
Soru sormak daima varsayımlarda bulunmaktan iyidir. Çünkü varsayımlar yaşamınıza acıları davet eder....Hayal gücümüzün ürünü olan rüyalarımızı realite olarak tanımlama alışkanlığımız var.
Biz, kendimizle ilgili varsayımlarda da bulunuruz....Yapabileceğimiz şeyleri abartır ya da yapabileceğimizden cok daha düşük bir amaç edinmeniz, kendinize doğru soruları sormak ve yanıtını almak için zaman ayırmamanızdan kaynaklanır.
Kendinizin varsayımlarından kurtulmanın yolu soru sormaktan geçiyor.İletişimin açık olmasına özen gösterin.Anlamadığınız bir şeyi sorun...Aynı zamanda siz de ne istediğinizi söylemekten çekinmeyin.
Varsayımsız bir iletişim açık ve nettir, duygusal zehirden arınmıştır.
Dördüncü, daima yapabildiğinin en iyisini yap.
Aksiyon, hareketlilik, dolu dolu yaşamaktır.Aksiyonsuzluk, yaşamı yadsımanın bir yoludur....Çünkü canlı olmaktan ve kim olduğunuzu ifade etmek için risk almaktan korkarsınız...Kim olduğunuzu ifade etmek aksiyona geçmektir.
Yaşam sizden neyi alıyorsa, bırakın gitsin.Aktif bir teslimiyet duygusu içinde geçmişi bıraktığınızda, anda dolu dolu, canlı olmanıza izin verirsiniz.
Ayağa kalkın ve insan olun...Bedeninize saygı duyun, sevin, besleyin, temizleyin ve iyileştirin.Egzersiz yapın ve bedeninizin kendisini iyi hissetmesini sağlayın.
Dikkatinizi geleceğe değil, bugune yöneltin.Anda yaşayın.
Gerçek siz, hiç büyümemiş olan içinizdeki o küçücük çocuktur.Bazen içinizdeki çocuk dışarıya çıkar.O anlarda kendinizi mutlu hissedersiniz...Biz hala çocuğuz ama özgürlüğümüzü yitirmiş bir çocuğuz.
Toltek olmak bir yaşam yoludur.
Affetmek, iyileşmenin tek yoludur.Affetmeyi seçmek kendimize şefkat duymak demektir.
Gerçek, neşter gibidir.Gerçek acı veriri çünkü yalan iltihabıyla kaplı bütün yaraları açar ve temizler.Yaraları neşterin geçici acısına katlanarak iyileştirebiliriz.
Beni mutlu eden sevgi, sizinle paylaşabildiğim sevgidir.Sizi sevdiğimi niye yadsıyayım ki? Sizin, sevgime karşılık verip vermemeniz önemli değildir....Beni şu anda mutlu eden şey, size "seni seviyorum" diyebilmektir.
İfade edilen sevgi, sadece mutluluk üretir...Sevgiyle yaşadığınızda zihninizdeki sis yok olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder