Nasıl belli değilmiş satan satılan
Nasıl yeşerirmiş insan
Ve nasıl biçilirmiş"
Sabahattin Eyuboğlu
Atatürk'ü tanıdım gezisinde evinde
Köşe konuşmasında açıktan söylevinde
Nasıl işliyor gördüm yüreğiyle kafası
Boş yere denilmedi ona Türk'ün atası
Onunla aydınlandı Türk'ün tarihi dili
Nereye dokunduysa nur oldu nurdan eli
....
Hasan Ali Yücel
Kalktı.Elimi sıkarak, "Kızlar, ah bu köy kızları! Keşke enstitülere daha çok kız alabilseydik" dedi. "Asıl okumaları, kurtarılmaları gereken onlar çünkü."
Çok partili yaşama geçiş, en çok onu, bakanken yaptığı işleri vurmuştu.Cumhuriyet'in kazanımlarını yok etmek için geçiliyordu sanki demokrasiye...Hoş, geçilene demokrasi denebilir miydi zaten?Amerikayla yapılan ikili antlaşmaların ardından, soğuk savaş ortamında,Marshall yardımı destekli bi karşı devrimdi başlayan.
"Ne için yaşadığımızı bilmek.Fikirlerin en gücü. Başı ve sonu. İşte ülkü budur. Gerçek sevgi budur. İyi yaşayarak, yaşamımızın amacını iyi bilerek ve ona yaklaşmanın saadetini duyarak, kaderimizin bizi getireceği an’a, güleryüzle, gözümüz arkada kalmaksızın varmak… Hayatı vazifen bittiği anda bitirmek. Ne aldanmak ne aldatmak; ne avunmak ne avutmak. Gözüpek, yüreği yumuşak olmak. Doğruyu kuşun ötmesi gibi sıkıntısız söyleyebilmek… Tabiatın yok ettiği anda. Cemiyetteki varlığının en yükseğine varmak, inanmayanları inandırmak… Küsmeden kızmadan sapıkları yola getirmek; uyuyanları uyandırmak. İğrenmeden kirleri temizlemek..Büyükleri saymak, küçükleri sevmek.."Hasan Ali Yücel
Düşünmenin, özgürleşmenin yollarını açacaktı öğretmen.Onların emekleriyle kökleşip boy atacaktı devrimler."Önce öğretmen" diyordu Cumhuriyet eğitimi...
"Aydınlanma, insanın, kendi suçuyla düşmüş olduğu ergin olamayış durumundan, yani kendi aklını bir başkasının kılavuzluğu olmadan kullanamayış durumundan kurtulması demektir."E. Kant
"Ne için yaşadığımızı bilmek.Fikirlerin en gücü. Başı ve sonu. İşte ülkü budur. Gerçek sevgi budur. İyi yaşayarak, yaşamımızın amacını iyi bilerek ve ona yaklaşmanın saadetini duyarak, kaderimizin bizi getireceği an’a, güleryüzle, gözümüz arkada kalmaksızın varmak… Hayatı vazifen bittiği anda bitirmek. Ne aldanmak ne aldatmak; ne avunmak ne avutmak. Gözüpek, yüreği yumuşak olmak. Doğruyu kuşun ötmesi gibi sıkıntısız söyleyebilmek… Tabiatın yok ettiği anda. Cemiyetteki varlığının en yükseğine varmak, inanmayanları inandırmak… Küsmeden kızmadan sapıkları yola getirmek; uyuyanları uyandırmak. İğrenmeden kirleri temizlemek..Büyükleri saymak, küçükleri sevmek.."Hasan Ali Yücel
Düşünmenin, özgürleşmenin yollarını açacaktı öğretmen.Onların emekleriyle kökleşip boy atacaktı devrimler."Önce öğretmen" diyordu Cumhuriyet eğitimi...
"Aydınlanma, insanın, kendi suçuyla düşmüş olduğu ergin olamayış durumundan, yani kendi aklını bir başkasının kılavuzluğu olmadan kullanamayış durumundan kurtulması demektir."E. Kant
Aristo,Atina dolayında Lykeon tapınağı yakınında İÖ 355'te kurduğu okula,Lise adını vermişti.Bu sözcük,Tanrı Apollon'un adlarından da biridir.Aristo, okuluna 'Lise' derken, bilimsel öğretilecek yerin dinsel öğreti yandaşlarından, kurtlardan korunmasını amaçlamaktaydı.
"...İnsanı, kendinden daha iyi, kimse anlayamaz.Kendini anlamak için en tehlikesiz yol da bilme, öğrenme, bilip öğrenilen şeyleri bir araya getirerek bir sistemin içine koyma ve toplu düşünmeye alışma ile olur.
Önce kendisi için okumayan, okuduğunu bir hayat, bir zevk yapamayan; hiç kimse için faydalı bir zeka olamaz" Hasan Ali Yücel
Cumhurbaşkanı İnönü, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Cumhuriyet dönemi aydınlanmacılığına ivme kazandırmaktadır.
"...İnsanı, kendinden daha iyi, kimse anlayamaz.Kendini anlamak için en tehlikesiz yol da bilme, öğrenme, bilip öğrenilen şeyleri bir araya getirerek bir sistemin içine koyma ve toplu düşünmeye alışma ile olur.
Önce kendisi için okumayan, okuduğunu bir hayat, bir zevk yapamayan; hiç kimse için faydalı bir zeka olamaz" Hasan Ali Yücel
Cumhurbaşkanı İnönü, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Cumhuriyet dönemi aydınlanmacılığına ivme kazandırmaktadır.
"Çocuklarım:
...Biz nasıl size inandık,sizleri bu kutsal çatının altında topladıksa, sizde okutacağınız köylü yavrulara tıpkı bizim size inandığımız gibi inanacaksınız...Köylere dağılıp öğretmen olduğunuz zaman, benim bu sözümü her vakit hatırlayınız:Türk'e inanmayan Türk değildir."Hasan Ali Yücel
'Eğitimdir ki, bir ulusu ya özgür,bağımsız,ünlü ve yüce bir toplum olarak yaşatır ya da tutsaklığa, yoksulluğa sürükler.'M. Kemal Atatürk
'Bu memleketin asıl sahibi ve toplumumuzun ana öğesi köylüdür.Bu köylüdür ki, bugüne kadar eğitimden yoksun bırakılmıştır. İzleyeceğimiz eğitim politikası, köylünün cehaletten kurtarılması olacaktır. Bir yandan cahilliği yenmeye çalışırken, bir yandan da çocuklarımızı toplumsal ve ekonomik yaşamlarında verimli, başarılı kılabilmek için gerekli bilgi ve becerileri iş içinde, iş vasıtasıyla vermek, eğitim yöntemimizin temelini oluşturmalıdır. Eğitim, toplumun gereksinimlerine, çağın gereklerine uygun olmalıdır.'M. Kemal Atatürk
İlköğretimin gerçekleştirilmesi, köylünün kalkınması, Cumhuriyet'in başsorunu oluyordu; 40000 köyden 35000' okulsuzdu.
10 Haziran 1935'te Saffet Arıkan Kültür Bakanlığı'na getirildi.
Saffet Arıkan, Kurtuluş Ordusu kurmaylarındandır.Kurtuluş Savaşı yapan halkın eğitim eşitliği hakkında çığır açan, katkıda bulunan uygulatıcı bir kurmaydır. Yol açıcılığı, rutine kıracak çalışma arkadaşı seçiciliği, en önemli niteliğidir.Türk insanının eğitimle gelişeceğine inanır.Bu değişme ve gelişmeyi sadece para ve maddi refah çizgisinde görmez; köyü, köy çocuğunu üretici, yaratıcı düzeye kavuşturmak için, bilinçle, savaşçılığa ulaştırmaya yönelir.
Arıkan, İsmail Hakkı Tonguç'u İlköğretim Genel Müdürlüğü'ne getirerek eğitimde kurtuluş savaşını başlatmıştır.
...Biz nasıl size inandık,sizleri bu kutsal çatının altında topladıksa, sizde okutacağınız köylü yavrulara tıpkı bizim size inandığımız gibi inanacaksınız...Köylere dağılıp öğretmen olduğunuz zaman, benim bu sözümü her vakit hatırlayınız:Türk'e inanmayan Türk değildir."Hasan Ali Yücel
'Eğitimdir ki, bir ulusu ya özgür,bağımsız,ünlü ve yüce bir toplum olarak yaşatır ya da tutsaklığa, yoksulluğa sürükler.'M. Kemal Atatürk
'Bu memleketin asıl sahibi ve toplumumuzun ana öğesi köylüdür.Bu köylüdür ki, bugüne kadar eğitimden yoksun bırakılmıştır. İzleyeceğimiz eğitim politikası, köylünün cehaletten kurtarılması olacaktır. Bir yandan cahilliği yenmeye çalışırken, bir yandan da çocuklarımızı toplumsal ve ekonomik yaşamlarında verimli, başarılı kılabilmek için gerekli bilgi ve becerileri iş içinde, iş vasıtasıyla vermek, eğitim yöntemimizin temelini oluşturmalıdır. Eğitim, toplumun gereksinimlerine, çağın gereklerine uygun olmalıdır.'M. Kemal Atatürk
İlköğretimin gerçekleştirilmesi, köylünün kalkınması, Cumhuriyet'in başsorunu oluyordu; 40000 köyden 35000' okulsuzdu.
10 Haziran 1935'te Saffet Arıkan Kültür Bakanlığı'na getirildi.
Saffet Arıkan, Kurtuluş Ordusu kurmaylarındandır.Kurtuluş Savaşı yapan halkın eğitim eşitliği hakkında çığır açan, katkıda bulunan uygulatıcı bir kurmaydır. Yol açıcılığı, rutine kıracak çalışma arkadaşı seçiciliği, en önemli niteliğidir.Türk insanının eğitimle gelişeceğine inanır.Bu değişme ve gelişmeyi sadece para ve maddi refah çizgisinde görmez; köyü, köy çocuğunu üretici, yaratıcı düzeye kavuşturmak için, bilinçle, savaşçılığa ulaştırmaya yönelir.
Arıkan, İsmail Hakkı Tonguç'u İlköğretim Genel Müdürlüğü'ne getirerek eğitimde kurtuluş savaşını başlatmıştır.
"Köy meselesi bazılarının zannettikleri gibi mihaniki surette köy kalkınması değil, manalı ve şuurlu bir şekilde köyün içten canlandırılmasıdır. Köy insanı öylesine canlandırılmalı ve şuurlandırılmalı ki, onu hiçbir kuvvet yalnız kendi hesabına ve insafsızca istismar etmesin. Ona esir ve uşak muamelesi yapamasın. Köylüler şuursuz ve bedava çalışan birer iş hayvanı haline gelmesinler. Onlar da her vatandaş gibi, her zaman haklarına kavuşabilsinler. Köy meselesi, köyde eğitim problemleri de içinde olmak üzere bu demektir" İsmail Hakkı Tonguç
"Arkadaşlar bu kanunla bizim yaptığımız şey bir kopya değildir. Fakat indi,uydurma birşey de değildir...Bunları kendi ülkemizin var olan gerçeğine ve toplumsal olgusuna uyarak yapmış bulunuyoruz. Bu bizimdir kimseden almadık. Başkaları bizden alsınlar."Hasan Ali Yücel
Her enstitü bir bölge kurumudur, üç, dört ilden oluşan bir eğitim kesimi vardır.Öğrenci sayısı 800-1000 dolayındadır.Eğitim süreklidir.Sırayla, 45 günlük izinler uygulanır kümelere...Çalışma süresine göre izlencenin yüzde 50'si kültür derslerine, yüzde 25'i tarıma,yüzde 25'i de teknik dersler ayrılır.
"Köy Enstitülerinin iç yapılarında öğrencilerin kendi kendilerini yönetmeleri ilkesine dayanan bir gelişme sağlanacaktır.Onun için bu kurumları her türlü kişisel ve indi yönetim biçimlerinden kurtarmak, enstitülerde görevli tüm öğretmenlerin başlıca amacı olmalıdır..."İsmail Hakkı Tonguç
İş, insanın niteliğinin temel öğesidir.İş, insanı yaratan, onu kuvvetlendiren, onu geliştiren, kısacası onu insan yapan öğedir.İş, insanın hem miyarı, hem mimarıdır...Birlikte iş görme geleneği, imece, bir eğitim yöntemi olarak uygulanmıştı enstitülerde.
Öğretmen yetiştirmede 110 yılda ulaşılan sayı aşılmıştı(600'den 20,000'e ulaşıldı).Okul sayısı 5,000'den 17,000'e, öğrenci sayısı 380,000'den 1.5 milyona çıktı;600 sağlıkçı,9,000 eğitmen yetiştirildi.
Köy enstitüleri, 2. Dünya Savaşı sonunda dış baskılarla çok partili yaşama geçilirken; Cumhuriyet döneminden zarar görenlerce, devrimlere karşı olanlarca, toprak yasasına karşı çıkanlarca, seçim sonrasında mecliste egemen olan chp'nin sağ kanadınca komunist yuvaları olarak nitelendirildi.
Uğur Mumcu'ya göre Türk toplumu, iki büyük ve başarılı sivil örgütlenme gercekleştirmiştir.Biri Kuvayi Milliye, ikincisi toplumsal kurtuluşu gerçekleştirecek olan Köy Enstitüleri.İdeolojide tam bağımsızlık, eğitimde köy enstitüleri.
17 Nisan 1940'da Köy Enstitüleri Yasası çıkartıldı....Oturuma katılmayan 148 üye arasında Adnan Menderes, Celal Bayar, Fuat Köprülü, Yahya Kemal gibi ünlü adlar vardı.
1944'te enstitüleri bitirenler, işlikli, derslikli, uygulama bahçeli, toprağı olan okullarda göreve başladılar.Ama Ceyhun Atuf Kansu'nun dediği gibi: "onların ilkesi emek"ti. Önlerinde ise emeğe düzenlenmemiş, çoğu kez emeği sömürerek rahata kavuşmuş, ortaçağ artığı bir düzen duruyordu. Nelerle savaşmak zorunda kalacakları açıktı.
İsmail Hakkı Tonguç'un o yıllarda çok partili yönetimi geçiş üstüne düşünceleri şöyledir:
"Halkın tümünün eğitim hakkına kavuşturulamadığı ortamda, işçiler örgütlenip grevli toplu sözleşmeli haklarını alıp sendikalarını kuramamışsa toprak reformu gerçekleştirilerek feodal ilişkiler kırılamamışsa o halkın önüne konacak sandıklardan çıkacak sonuç, demokrasi değildir. Kağıt demokrasisi, parmak basma demokrasisi denir ona; Amerika bunu gerçekleştirmek istiyor. Bizde yapılmak istenen bu..."
Seçimler yapıldı, Demokrat parti alanlarda;
"Köylülere imece yoluyla okul yaptırmak zulumdur."
"Köy Enstitüleri ahlaksızlık, komünistlik yuvalarıdır"
"Halk, cenaze namazı kıldıracak imam bulamıyor, savaş yıllarında camiler depo olarak kullanıldı...Dinimiz unutturuldu..." propagandalarıyla seçime gitti.
Hasanoğlu köyü muhtarı "Ne iki partisi yahu, öküz pislemiş kağnı tekeri ortasından geçmiş, ikiside aynı tezek".
Büyük romancımız Yaşar Kemal'e göre Türk toplumunun 20. yüzyılda övünebileceği 3 şey vardı: Atatürk'ün gerçekleştirdiği özüne dönüş ve bağımsızlık politikası; Hakkı Tonguç'un gerçekleştirdiği demokratik eğitim,Nazım Hikmet'in getirdiği insancıl, ulusal şiir...
Çamlıbel'de bir gül açsa
Uykuları kaçar Bolu Beyi'nin
Çünkü kırmızıdır gül
Halkın ve toprağın uyanışına benzer
Bir değil bin gül açıyordu Anadolu'da
Ekmeği ikiye bölsen
Aydınlık sesi duyuluyordu halkın
Köyleri tutmuştu aşkın ve terin hünerleri
Bir oldular da Bolu Beyi'yle
Kapattılar enstitüleri...
(Nadir Nadi'den Hasan Ali Yücel'e)
"O birşeyden kuşkulanıyor:Yobazdan..yani dini eline geçiren cahilden.Aslında ne dinin devrimlerden, ne devrimin dinden kaygısı yok.Din, insanın kalbini tanrısına istediği gibi bağlayabilmesi için hürriyete muhtaç; devrim, atlamalarını yapabilmek ve ilerlemek için aynı kaynaktan kuvvet almak zorunda...."Hasan Ali Yücel
"Bir kişinin atacağı dev adımlardan çok, bin kişinin atacağı insan adımlarını istiyordu Yücel."Sabahattin Eyüboğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder