adsense

7 Temmuz 2024 Pazar

Mutlu yaşam Üzerine & Yaşamın Kısalığı Üzerine

Kardeşim Gallio, herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür. Nitekim mutlu bir yaşam kavuşmak hiç kolay değildir, insan bir kere yoldan sapmışsa, ona kavuşmaya ne kadar istekli olursa, ondan o kadar uzak kalır.

...önce hedeflediğimiz şeyin ne olduğunu ortaya koyalım, sonra ona en hızlı nasıl ulaşabileceğimizi araştıralım; yola çıkınca da, sadece doğru yoldaysak, her gün ne kadar mesafe katettiğimizi ve doğal bir arzuyla kendisine doğru çekildiğimiz hedefe ne kadar daha yaklaşmış olduğumuzu anlamış olacağız.

...bu yolculukta en çok ayak basılmış ve en iyi tanınan bu yol seni en çok aldatacak yoldur...herkesin gittiği yere değil de gidilmesi gereken yere gitmemiz gerçeğinden daha önemli değildir...toplumda büyük bir uzlaşıyla benimsenmiş şeylerin en iyi şeyler olduğunu düşünerek yaygın bir kanaate teslim olmak,..akla göre değil, başkalarına benzemek için yaşamak kadar büyük kötülüklere sevk etmez.

...öndekiler arkadakileri yıkıma sürükler ya...hiçbir insan kendi başına hata yapmaz, her insan aynı zamanda başkasının hatasının nedeni ve kaynağı olur.

...içimizden biri düşünmekten ziyade inanmayı tercih ettiğinde artık yaşamla ilgili düşünemez hale gelir

...sağlıklı olacağız, yeter ki kendimizi kalabalıktan kurtaralım.

...şu cevabı verme sakın:"Bu taraf daha kalabalık görünüyor." Zira daha kötü olan taraf budur...en kötü tercihin kanıtı kalabalığın kendisidir.

Görünüşte iyi olanı değil, sağlam, doğru ve kendi saklı bünyesinde daha güzeli olanı arayalım, onu bulup çıkaralım.

O halde kendi doğasıyla uyumlu olan ve başka hiçbir yolla elde edilemeyen yaşam mutluluktur:Öncelikle zihnimiz sağlıklı olmalı ve kendi sağlığını kalıcı bir şekilde elde etmiş olmalı, sonra cesur ve dinç olmalı, dahası en güzel şekilde sabreden, farklı dönemlere ayak uyduran, kendi bedenine ve onu ilgilendiren her şeye dikkat eden ama bunun için dertlenmeyen, yaşamı meydana getiren hiçbir şeye ilgisiz kalmayan ama hayranlık da duymayan, talihin armağanlarından faydalanıp onların kölesi olmayan bir karakterde olmalı.

...her vahşilik güçsüzlükten doğar.

...özgürlüğe kaçmalıyız.Bunu mümkün kılan da sadece talihe kayıtsız kalmaktır.

...yargısı doğru olan mutludur, her ne olursa olsun, mevcut durumda başına gelen şeylerden memnun olan, kendi koşullarına uyum sağlayan ve yine koşullarının yarattığı her durumda aklın rehberlik ettiği insan mutludur.

...hazların peşinden giden insan da her şeyi erteler ve ilkin özgürlüğünden vazgeçer...

Zenginlik bilgeye göre köle, budalaya göre efendi konumundadır.

Parasını paylaşmak isteyen biri bulunmaz, ancak her insan yaşamını birçoklarıyla paylaşır.İnsan malvarlığını korumak konusunda oldukça hesaplı davranır, ancak zamanın harcanmasına gelince bonkör davranırlar.

...boşa geçen, değerlendiremediğimiz zamanı ekle, sana ait yılların sandığından daha az olduğunu göreceksin.

Geçmişini, ne zaman kesin bir plan yaptığını, ne kadar az günün tasarladığın gibi geçtiğini, ne zaman yüzünün doğal haline büründüğünü, ne zaman zihninin huzursuz olmadığını, böylesine uzun bir ömürde ne başardığını, sen kendin ne kaybettiğini anlamazken, birçoklarının senin yaşamından ne kadar çok çaldığını, yersiz kederin, aptalca mutluluğun, açgözlü şehvetin, dalkavukça ilişkinin yaşamından ne kadar çok çaldığını, sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün, göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.

Son verilmesi gerektiği zaman geldiğinde yaşama başlamak için artık çok geçtir!

...her şeyle meşgul olan insan hiçbir şeyi iyi beceremez...Meşgul bir insan için yaşamaktan daha değersiz bir şey yoktur...

Yaşamayı tüm ömür boyu öğrenmek gerek, belki seni şaşırtacak ama ölmeyi de ömür boyu öğrenmek gerek.

...az miktarda olan bir şeyi idareli kullanman kolaydır, ne zaman tükeneceğini bilmediğin bir şeyi daha dikkatli koruman gerekir.

Meşgulsün, yaşam ise acele ediyor...

En büyük yaşam engeli, yarına dayanıp bugünü tüketen beklentidir....Gelecek olan her şey tam bir belirsizlik içinde, sadece yaşa!

Kendini güvende hisseden, huzurlu bir zihin kendi yaşamının ker kısmını kafasında tartmayı başarır, meşgul insanların akılları ise boyunduruk altındaymışçasına, geriye dönemez ve bakamaz.

Geceyi bekleyerek gündüzü, ışıktan korkarak da geceyi yitiriyorlar.!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder