adsense

28 Haziran 2025 Cumartesi

İnsanlığımı Yitirirken

Oyuncular için rol yapmanın en zor olduğu yer, kendi memleketlerinin tiyatrosunda, hısım akrabanın hep bir arada bulunduğu yerdir...Benim insan korkum, eskisinden ne daha güçlü ne de daha zayıf, olanca şiddetiyle göğsümün içinde kıvranıyordu, ancak rol yeteneğim iyice gelişmişti...

Artık, özümü tamamen gizlemeyi başardığıma inanırken, bir şekilde sırtımdan vuruldum...

Kendimi bile ürpertecek kadar korkunç bir resim çıktı ortaya. Dış dünyaya karşı neşeyle gülüyor, insanları da güldürüyordum ama aslında böylesi karanlık bir yüreğim vardı.

Ben doğuştan dışlanmış olduğumu hisseder, şu dışlanmış bir insan diye parmakla gösterilen biriyle karşılaştığımda, içimde mutlaka bir rahatlama duygusu uyanırdı.

O çorba ve Horiki'nin tadını çıkarış şekli, bana metropol insanının hesapçılığı, tabii birde topluluk içinde ve dışındaki eylemleri arasına keskin çizgiler çizerek yaşayan aile üyelerinden müteşekkil Tokyo hanelerinin neye benzediğine dair bir ders öğretmişti.

İyilik-kötülük kavramları insanların ürettiği bir şeydir.İnsanların kendi başlarına ürettikleri ahlaka dair sözcüklerdir.

14 Haziran 2025 Cumartesi

Romantik Hareket

Artık hiç kimseyle görüşmek gelmiyordu içinden, aradığı insanı bulamadıktan sonra...Alice...yalnızlığın yakasını bırakabilmesi için birinin çıkıp, her gün karşılaştığı türden sıradan bir ilgiden daha farklı daha fazla bir ilgi göstermesi gerekiyordu.

Proust.."Arkadaşlık korkaklıktan başka bir şey değildir, aşkın getireceği daha büyük sorumluluklardan ve zorluklardan kaçıştır yalnızca."

Alice'in gerçeklik anlayışı Madam Bovary'nin gerçekliği tanımlayışıyla birebir aynıydı....kendini yaşıyormuş gibi hissettiği tek durumun Aşk olduğuna inanıyordu.

Bir özellik, daha büyük bir şeyin ayrıntısı olarak görülmeye başlandığında önemsiz olma halinden, yani başka bir şeyle bağlantısızmış gibi görünme halinden sıyrılır...Yalnız başına oturmuş yemeğini yerken Alice, birinin onunla ilgileneceği, böylece kendisiyle ilgili ufak ayrıntıların takdir edildiğini hissedeceği güne özlem duydu.

Romantik sorun derinlerde bir yerlerde yaşanıyordu, ancak yansımaları her yerde hissediliyordu.

...Alice, zevk aldığı yegane şeylerin beklenmeyen şeyler olduğunu iyice öğrenmişti; bu yüzden hiçbir şeyi dört gözle beklememek için sürekli bir mücadele içindeydi.

Baştan çıkarılmaya nasıl karşı koymak gerektiği, insana eziyet veren bir konudur: Kişi çok hızlı davranırsa değersizmiş gibi görünebilir, çok yavaştan alınca da partnerin ilgisini yitirebilir.

Burada kastedilen başkalarının öyle olduğuna karar verdiği yerde olmayı istemekti...Herkesin arzusu merkezde yer almaktı. Bütün gözlerin çevrildiği...

Hayranlık, Alice için aşk'ın olmazsa olmaz koşuluydu...İçten içe, sevdiği adama yalnızca kendisinin değil, başkasının da hayran olması gerektiği anlamına geliyordu.

Eric, ağırlığını geniş bir alana yaymıştı. Yaşamını destekleyen sütunlar, birden fazla kız arkadaşla bağlantıyı kesmemek, ola ki bir gruptan ayrılırım düşüncesiyle mümkün olduğunca geniş bir arkadaş kitlesiyle görüşmek...yeterince para kazanmak gibi önlemlerden oluşuyordu...Alice hiç şüphesiz romantik bir mimardı. Bütün ihtiyaçlarını tek bir sütuna yükler..sütunun bütün ağırlığını kaldıracağını umut ederdi.

Eric...onu duygusal açıdan ketum kılan, bu özelliklere olan yaklaşımıydı; bu özellikler olmasa yaşamının çok daha zor olacağını itiraf etmek istememesiydi.

Maddi dünyada borcunu ödememek bir suçtur. Oysa aşkın ve arkadaşlığın dünyasında borçlar uzun süre idare edilebilir...Aşık olmak, sürekli borca girmek anlamına gelir. Borca girer, ama birine bir şey borçlu olmak duygusunun yarattığı belirsizliği hoş görürsünüz, çünkü karşınızdakinin alacaklı olmasından doğan gücü, suistimal etmeyeceğine güvenirsiniz.

Alice, Eric'in borcunu bu kadar çabuk ödememesini tercih ederdi doğrusu...

İnsanların içtenliğine inanmak gün geçtikçe daha bir zorlaştı; yaşadığı her bir ihanet, insanların aslında tutarsız varlıklar olduğunu ve onlara hep bir mesafeyle yaklaşmak gerektiği tezini daha bir destekledi.

Kendiyle barışık olduğuna inanan taraf aşkını sık sık tazelemeye ihtiyaç duymaz...

Aşkta güçlü olmanın yolu, hiçbir şeyi umursamama yetisine sahip olmaktan geçer...Stendhal...;ona göre bir ilişkide her zaman taraflardan biri ötekini nispeten daha çok sevmektedir...Gücün varlığının unutulabilmesi için her iki tarafın da terazinin kefelerine eşit ağırlıkta yük koymaları, biri "Seni seviyorum" diyorsa, ötekinin de "Ben de seni" demesi gerekir.

Eric'e dini bir mesafe kazandıran şey,  sessizliğiydi.

...insana acı çektiren bir metin, açıklık ve berraklıkla okunabilen bir metne göre daha önemliymiş, daha derinmiş ve doğruymuş gibi görünebilir...Zor bir sevgili; açık, berrak, ne yapacağı önceden kestirilebilen ve hep tam zamanında arayan bir sevgiliye göre daha değerlidir.

..dikkatin dağılmasını iki ayrı biçimde tanımlamakta yarar var:
-kişinin dikkatinin, can sıkıntısı ya da konunun ilgi çekiciliğini yitirmesi nedeniyle dağılması
-kişinin dikkatini, bile bile, göze çarpan bir şeyin üstünü örtebilmek amacıyla kendisinin dağıtması; bu yolla duygu dolu bir anın ağırlığından sıyrılması

Aşka dair en eski anılarımız, yardıma muhtaç ve zayıf bir durumdayken bize gösterilen karşılıksız sevgidir.

Alice'e göre bir aşkın içtenliği, insanın sevgilisini ne kadar çok tanıdığıyla ve onunla ilgili ayrıntılara ne derece vakıf olduğuyla ölçülürdü...Onunla ilgili bir şeyler öğrenmek için emek veren ve bu yolla ona bir kimlik kazandıran insanlarla birlikte olmak isterdi Alice...Eğer birlikte olduğu erkek, onun en cok keyif aldığı kitapları, en çok sevdiği restoranları, falanca sözcüğü nasıl da eşsiz telaffuz ettiğini ya da çatal kullanırken yaptığı filanca jestin benzersizliğini anımsıyorsa, bu onun için nice pahalı gülden ve ilanı aşktan çok daha değerli bir şeydi...

Genellikle acıların ve sorunların düşünceleri kışkırttığı söylenir....fakat çok yaygın bir karşı sava göre düşünce, acıya ya da soruna karşı gösterilmiş bir tepki değildir; aksine, acının ve sorunun nedeni ve kökenidir.

...kişinin bir tatil satın alarak mucizevi şekilde kendini de geride bırakacağı yanılsamasına dayalı bir ticaret vardır. Buradaki ana düşünce "ben" in tatile çıkması değil, tatilin "ben"i tamamen değiştirecek olmasıdır.

Karakter, farklılık ve çeşitlilik temelinde oluşur. Kişinin karakter olabilmesi için bir diğerinden farklı özellikle sergilemesi gerekir.

Zayıflık kendini açık etmeyle, güç de kendini kendine saklamayla açıklanabilirse eğer, röportajcı her zaman güçlü olandır.

...dünyamızın sınırlarının, başkalarının bizi anlama sınırları tarafından belirlendiğini söyleyebiliriz. Elimizde olmadan başkalarının algılarının parametreleri içinde var oluruz...

Sohbet potansiyelinin yapısı, kişinin beraber olduğu insana göre dallanıp budaklanan bir ağaca benzetilebilir.

Ruhu olan insan acılara duyarlı insan demekti artık...

Mutluluk başından savar, hüzün kendi içine çeker. İhtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyan bir aşık, mutsuz bir yüz ifadesini mutlu bir ifadeye tercih edecektir...

Alice bir yere kadar Philip'in gelmeyişini hiç umursamıyordu ve yine bir yere kadar o kadar umursuyordu ki kendine bile itiraf edemiyordu...Ne yazık ki her katta başka başka insanlar barınıyordu...

...oysa kararsızlık ve yasaklama, farkında olmadan daha da ağırlaştırıyordu durumu.

Bakışımız, bildiklerimizden ve isteklerimizden etkilenir, hatta kimilerine göre onlar tarafından şekillendirilir...Bizi yönlendiren kafamızda zaten varolan imgelerdi.

Alice...görmeye alışık olduğu şeyleri görüyordu sadece, bir bakışın masumiyetini kıran şeyleri değil.

Gözlem, iki türlü bilgi girişinin çatışması veya bir araya getirilmesiyle oluşur:
1.Bir şeyin gerçekte nasıl göründüğü
2.Bir şeyin görünüşüne dair bilgilerimiz ve isteklerimiz

Aşkı üreten şey bir Eric imgesi olmuştu fakat daha sonra Eric'in kendisi bu imgeye yetersiz gelmişti.