Proust.."Arkadaşlık korkaklıktan başka bir şey değildir, aşkın getireceği daha büyük sorumluluklardan ve zorluklardan kaçıştır yalnızca."
Alice'in gerçeklik anlayışı Madam Bovary'nin gerçekliği tanımlayışıyla birebir aynıydı....kendini yaşıyormuş gibi hissettiği tek durumun Aşk olduğuna inanıyordu.
Bir özellik, daha büyük bir şeyin ayrıntısı olarak görülmeye başlandığında önemsiz olma halinden, yani başka bir şeyle bağlantısızmış gibi görünme halinden sıyrılır...Yalnız başına oturmuş yemeğini yerken Alice, birinin onunla ilgileneceği, böylece kendisiyle ilgili ufak ayrıntıların takdir edildiğini hissedeceği güne özlem duydu.
Romantik sorun derinlerde bir yerlerde yaşanıyordu, ancak yansımaları her yerde hissediliyordu.
...Alice, zevk aldığı yegane şeylerin beklenmeyen şeyler olduğunu iyice öğrenmişti; bu yüzden hiçbir şeyi dört gözle beklememek için sürekli bir mücadele içindeydi.
Baştan çıkarılmaya nasıl karşı koymak gerektiği, insana eziyet veren bir konudur: Kişi çok hızlı davranırsa değersizmiş gibi görünebilir, çok yavaştan alınca da partnerin ilgisini yitirebilir.
Burada kastedilen başkalarının öyle olduğuna karar verdiği yerde olmayı istemekti...Herkesin arzusu merkezde yer almaktı. Bütün gözlerin çevrildiği...
Hayranlık, Alice için aşk'ın olmazsa olmaz koşuluydu...İçten içe, sevdiği adama yalnızca kendisinin değil, başkasının da hayran olması gerektiği anlamına geliyordu.
Eric, ağırlığını geniş bir alana yaymıştı. Yaşamını destekleyen sütunlar, birden fazla kız arkadaşla bağlantıyı kesmemek, ola ki bir gruptan ayrılırım düşüncesiyle mümkün olduğunca geniş bir arkadaş kitlesiyle görüşmek...yeterince para kazanmak gibi önlemlerden oluşuyordu...Alice hiç şüphesiz romantik bir mimardı. Bütün ihtiyaçlarını tek bir sütuna yükler..sütunun bütün ağırlığını kaldıracağını umut ederdi.
Eric...onu duygusal açıdan ketum kılan, bu özelliklere olan yaklaşımıydı; bu özellikler olmasa yaşamının çok daha zor olacağını itiraf etmek istememesiydi.
Maddi dünyada borcunu ödememek bir suçtur. Oysa aşkın ve arkadaşlığın dünyasında borçlar uzun süre idare edilebilir...Aşık olmak, sürekli borca girmek anlamına gelir. Borca girer, ama birine bir şey borçlu olmak duygusunun yarattığı belirsizliği hoş görürsünüz, çünkü karşınızdakinin alacaklı olmasından doğan gücü, suistimal etmeyeceğine güvenirsiniz.
Alice, Eric'in borcunu bu kadar çabuk ödememesini tercih ederdi doğrusu...
İnsanların içtenliğine inanmak gün geçtikçe daha bir zorlaştı; yaşadığı her bir ihanet, insanların aslında tutarsız varlıklar olduğunu ve onlara hep bir mesafeyle yaklaşmak gerektiği tezini daha bir destekledi.
Kendiyle barışık olduğuna inanan taraf aşkını sık sık tazelemeye ihtiyaç duymaz...
Aşkta güçlü olmanın yolu, hiçbir şeyi umursamama yetisine sahip olmaktan geçer...Stendhal...;ona göre bir ilişkide her zaman taraflardan biri ötekini nispeten daha çok sevmektedir...Gücün varlığının unutulabilmesi için her iki tarafın da terazinin kefelerine eşit ağırlıkta yük koymaları, biri "Seni seviyorum" diyorsa, ötekinin de "Ben de seni" demesi gerekir.
Eric'e dini bir mesafe kazandıran şey, sessizliğiydi.
...insana acı çektiren bir metin, açıklık ve berraklıkla okunabilen bir metne göre daha önemliymiş, daha derinmiş ve doğruymuş gibi görünebilir...Zor bir sevgili; açık, berrak, ne yapacağı önceden kestirilebilen ve hep tam zamanında arayan bir sevgiliye göre daha değerlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder