adsense

18 Kasım 2023 Cumartesi

Öteki

Maskeyi sadece maskeli balolarda takarım, insanların arasında dolaşırken değil...

surcouper* zamanı da gelecek...
*kart oyunlarında rakibinin kozunu kırmak

Bugunlerde eczacılık çok önemli bir meslek Krestyan İvanoviç...
Nasıl yani?Hangi anlamda?
Genel anlamda...Dünyanın son zamanlardaki genel halinden bahsediyorum

Benim prensibim şudur beyler: Başarısız olursam yılmam; başarılı olursam, bu başarımı devam ettirmek için uğraşırım ve her ne olursa olsun hiç kimsenin altını oymam. Entrika çevirmem ve bununla gurur duyarım.Diplomasiden anlamam.Kuş, avcısına kendi ayağıyla gider derler.Doğru ve bunu kabul ederim:Ama bu meselede avcı kim, kuş kim? Sorulması gerek soru budur beyler!

Ben de gidiyorum oğlum...Herkesin yolu farklı evladım ve kimin hangi yolu izleyeceğini kimse bilemez.

16 Kasım 2023 Perşembe

Sıradışı Liderlik

Liderlik: Yetkisiz etki


3 tip durum
-Optimist (Sıra Dışı Liderlik)
-Realist (Positum) - OTS -> Olay, Tepki, Sonuç (Sıradışı liderler çözüm odaklıdır)
-Pesimist

Kitap önerisi: Doğru hikayelerle psikoterapi

Sıradışı Liderler - İyi hikaye anlatıcısıdırlar ve ayrıca "hikaye yazarlar"

"Hayatta hedefin yoksa herşey seni kırar" (İşaret parmağın ile kolunu göster)

-Düşünme 
-Duygu
-Refleks (Güven olmazsa bu ortaya çıkar)

"Duyguyu harekete geçiremediğimiz hiçbir durumda kazanamazsınız"

SCARF

-Statü (takdir, sorumluluk, değerli hissettirme...)
-Certainity (netlik)
-Autonomy (yetkilendirme, dahiliyet)
-Relatedness (ilişki)
-Fairness (adalet)

WHY->HOW->WHAT

Benim seçimim: 1) Autonomy 2)Statu 3)İlişki

Yuksek performans için aşamalar:
GÜVEN->ÇATIŞMA->BAĞLILIK->SORUMLULUK->YUKSEK PERFORMANS

Güven: Net hedef, güçlü ortak bir amaç & Hatadan öğrenme & Yapıcı Çatışma grubu

Kitap önerisi: Güvenin Hızı


İyi liderlik iyi soru sorma sanatıdır. (Yönlendirici ve yargılayıcı soru sorulmaz)







Bağlılık:
1.İlişkiler
2.Primer yöneticisi
3.Para

Tutku:
1- Kariyerinde hangi alanda tutkun var?
2-Seni ne heyecanlandırıyor?

İhtiyaç:
1-"Finans" alanında önümüzdeki 3-4 yılda ihtiyaç nedir?

Gelişim:
Kriter: "Tutkuna" göre yetkinliğini geliştir. (Zayıf tarafında olabilir güçlü tarafında)

Kitap önerisi: Akış









Koçluk
GROW
1-Goal (Nereye - hedef)
2-Reality (Nerede - durum)
3-Option (İhtiyaç ve engeller)
4-Will ( Aksiyon - net bir commitment ile bitmeli)











Koçluk yaparken gerektiğinizde şapka değiştirilebilir (koçluk->mentorluk gibi)






Kitap önerisi: Ben OK'im sen OK'sin

Lider olarak problem çözme güçlü yönümüz değil zayıf yönümüz


Süperego:anne, baba -> Türk yöneticiler genelde böyle
Ego: yetişkin -> ideal
ID: çocuk -> Çalışanlar da genelde böyle






Stres:
->Kaygı ya da Heyecan

Hayat nefesinin kesildiği anlardır...

Denge Modeli:







Dr. Çağatay Aktaş

12 Kasım 2023 Pazar

İnsanın Anlam Arayışı

SS subayı bana tekrar baktı, tereddüt eder gibi oldu ve iki elini omuzlarıma koydu.Kuvvetli görünmeye çalıştım ve omuzlarımı çok yavaş bir biçimde sağa doğru çevirdi, böylece o tarafa ayrılmış oldum...Bu ilk seçim, varlığımız veya yokluğumuz üzerine verilen ilk hükümdü.Birlikte nakledildiklerimizin büyük çoğunluğu, yani yüzde 90 kadarı için ölüm fermanı verilmişti.

"Sol tarafı mı gönderildi?
"Evet" dedim
"O halde onu orada görebilirsin" dedi
"Nerede?"
....
"Arkadaşın orada, cennete uçuyor"

Hayatta kalmak istiyorsanız tek bir yol var: Çalışacak kadar sağlam görünün.

"Aranızdan bir sonraki elemeden korkması gereken kişi o."
Ben gülümsedim...

Anormal duruma anormal bir tepki normal davranıştır.

Hakikat şuydu; sevgi, insanın ulaşabileceği en yüksek ve en büyük hedefti.O anda, insan şiirinin, insan düşünce ve inancının ayırt ettiği en büyük sırra haiz oldum: İnsanın kurtuluşu sevgiyle ve sevgidedir.

Mizah, ruhun kendini koruma savaşında bir başka silahıydı...sadece birkaç saniye bile olsa insana, her durumun üzerine çıkabilecek bir mesafe ve beceri sağladığı iyi bilinir.

İnsan yaşamı ve onurunu artık tanımayan ve insanı iradesinden soyutlayarak onu yok etmeyi planlayan bir dünyada, kişisel benlik en sonunda değerlerini kaybedebiliyordu...bir insan kendisine saygısını korumak için son bir mücadele vermediği takdirde birey olma, aklı, iç özgürlüğü ve kişisel değerleri olan bir varlık olma hissini kaybediyordu.

Kamp polisi olarak ceset yığınlarının arasında bir parça et aradığını anlattı.Bir tencerenin içinde bulduğu ete el koymuştu.Yamyamlık başlamıştı.Tam zamanında ayrılmıştım.

Tutsakların çoğu bir tür aşağılık kompleksinden mustaripti.Biz hepimiz, bir zamanlar "birisiydik" veya kendimizi öyle sanıyorduk.Şimdi ise bize tamamen hiçmişiz gibi davranılıyordu.

Biz, toplama kampında yaşamış olanlar, baraklar arasında gezerek diğerlerini teselli etmeye çalışan ve elindeki son ekmeği paylaşanları hatırlayabiliriz.Sayı olarak az olabilirler ama her şeyi elinden alınmış bir insandan alınamayacak bir şey olduğunun yeterli kanıtını oluştururlar: İnsan özgürlüğünün son kalıntısı olan, koşullar ne olursa olsun kendi yolunu seçme tutumunu.

Her zaman bir seçim yaparız...temel olarak herhangi bir insan, bu koşular altında bile zihinsel ve ruhsal olarak neye dönüşeceğine, ne olacağına karar verebilir.İnsan onuru toplama kampında bile korunabilir.

Hayata anlamını ve amacını veren ve insandan asla alınamayacak olan da bu ruhsal özgürlüktür.

Yaşamda gerçekten bir anlam varsa, o halde ıstırapta da bir anlam olmalıdır.Istırap, kader ve ölüm gibi yaşamın alaşağı edilemez bir parçasıdır.Istırap ve ölüm olmadan insan yaşamı tam olmaz.

Burada, insanın zor bir durumun sunduğu ahlaki seviyeye erişme fırsatını kullanması veya tepmesine yönelik seçim söz konusudur ve bu da onun çektiği acılara değer olup olmadığını belirler.

Bu yüksek ahlaki seviyelere sadece pek az insanın ulaşabildiği doğrudur.Tutsaklar arasında çok azı içsel özgürlüklerini tam koruyabildi ve ıstıraplarına değecek değerlerlere ulaşabildi.

Gelecekte bir hedef göremediği için kendini çöküşe teslim eden bir insan, geçmişe dönük düşüncelerle meşgul olmaya başlar..."Geçici varoluşumuzu" gerçekdışı kabul etmenin kendisi, tutsakların hayatla bağını yitirmesine sebep olan faktörlerden biri haline geliyordu; her şey bir şekilde anlamsızlaşıyordu.

Hayatı içsel galibiyetlere dönüştüren deneyimlerden bir zafer çıkabilir veya insan mücadeleyi görmezden gelip tamamen bir ot gibi yaşayabilir; tıpkı tutsakların çoğunun yaptığı gibi.

Sadece geleceğe bakarak yaşayabilmesi insana özgü garipliklerden biridir.Bu da bazen zihnini bu görev için zorlaması gerekse de varoluşunun en zorlu anlarındaki kurtuluşudur.

Spinoza, Etika'da..."bize acı veren duygular, onun berrak ve kesin bir resmini çizdiğimiz anda acı olmaktan çıkar"

Nietzsche'nin sözleriyle:"Yaşamak için bir nedeni olan insan her türlü nasıl'a katlanabilir."

Gerçekten ihtiyaç duyduğumuz şey, hayata yönelik tutumumuzun değişmesidir.Kendimizin de bunu öğrenmesi ve daha umutsuz insanlara hayattan ne beklediğimizin önemi olmadığını, önemli olanın hayatın bizden ne beklediği olduğunu öğretmemiz gerekir.Hayatın anlamını sorup durmak yerine, kendimizi her gün ve her saat yaşam tarafından sınanan insanlar olarak düşünmemiz gerekir.Cevabımız sözle ve meditasyonla değil, doğru eylem ve doğru tavırla olmalıdır.Hayat, nihai olarak sorunlara yönelik doğru cevaplar bulmak ve her bireyin karşısına çıkardığı görevleri tamamlamaktır.

Bu görevler, dolayısıyla hayatın anlamı da kişiden kişiye ve zamandan zamana değişir.

Nietzsche: "Beni öldürmeyen şey, güçlendirir.

Bu kadar uzun bir süre, böyle bir zihinsel baskının altındaki bir insanın serbest bırakıldıktan sonra, özellikle de aniden kalktıysa biraz tehlike altında olduğunu hesaba katmamız gerekir.

Logoterapi...bir anlamı karşılamaya çalışan bir varlık olarak tanımasıyla psikanalizden ayrılır.

İnsanın gerçekte ihtiyacı olan, gerilimin olmadığı bir durum değil kayda değer bir hedef, özgürce seçilmiş bir görev uğruna uğraş ve mücadeledir.İhtiyaç duyduğu şey, ne pahasına olursa olsun gerilimden kurtulmak değil, onun tarafındn karşılanmayı bekleyen potansiyel bir anlamın çağrısıdır...Varoluşsal dinamik...Bu dinamik, bir kutbun karşılanması gereken anlamı, diğer kutbun ise bunu karşılayacak insanı temsil ettiği iki kutuplu bir gerilim yüzeyinde oluşur.

Logoterapi, insan varoluşunun özünü sorumluluk duygusunda bulur.Sorumluluğa yönelik bir vurgu "halihazırda ikinci kez yaşıyormuş ve ilk seferinde, şimdi olduğu gibi yanlış hareket etmek üzereymişsiniz gibi yaşayın!" İnsanın sorumluluk duygusunu, onu ilk, onu ilk olarak şimdiki anın geçmiş olduğunu, ikinci olarak da bu geçmişin değiştirilebilir ve onarılabilir olduğunu hayal etmeye çağıran bu şiardan daha iyi tetikleyebilecek bir şey düşünemiyorum.

Logoterapiye göre hayatın anlamını üç farklı yolla keşfedebiliriz:
1.Bir üretimde bulunarak veya bir iş yaparak
2.Bir şeyi deneyimleyerek ya da biriyle temas ederek
3.Kaçınılmaz olan ıstıraba karşı aldığımız tavırla

Hayatta anlam bulmanın ikinci yolu iyilik, hakikat veya güzellik gibi bir şeyi, doğayı ve kültürü veya en önemlisi başka bir insanı biricikliğiyle deneyimlemek, onu sevmektir.

Sevgi, bir insanı kişiliğinin en derinliklerine kadar kavramanın tek yoludur.Kimse başka bir insanın derinliklerini onu sevmediği sürece kavrayamaz.

İnsanı, işini yapmaktan ve hayattan zevk almaktan alıkoyan durumlar vardır ama asla bertaraf edilemeyecek olan şey ıstırabın kaçınılmazlığıdır.Cesaretle ıstırap çekmeyi göze almak, son anına kadar hayatın anlamlı olmasını ve bu anlamın sonuna kadar korunmasını sağlar.

...toplama kamplarında...bazı yoldaşlarımızın domuz gibi davranırken, diğerlerinin azizler gibi davrandığına tanık olduk.İnsanın içinde hangisinin gerçekleşeceği kendi kararlarına bağlı olan ik olasılık da vardır.

...ancak mutluluğun peşinde koşulamaz, o kendiliğinden ortaya çıkmalıdır.

Viktor E. Frank

Mucizevi Mandarin

Dünyadan akıllıca yararlanma isteğiyle dolu, açık vermekten, kendini kaptırmaktan, ruhunu çıplak bir halde sergilemekten, zayıflıktan ve bağımlılıktan ölesiye korkan bir sürüden var gücümle nefret ediyordum...nefret dünyanın en kolay ve zevkli işidir, kayıp bir insanı uzun süre oyalayabilir, güçlendirir, sağ kalmasını sağlar.

Göçmenliğim yavaş yavaş büyüdü, olgunlaştı, kendini daha ince ve ayrıntılı biçimlerde dile getirmeyi öğrendi. "Vatan" ın, iletişim kurulan üç-beş insan, İstanbul'un, köklerim ve geçmişim; anadilimin ta kendim olduğunu zamanla öğrendim.

Benim cehennemim ne topraklarımda, ne de buradaymış.Onu kendi içimde taşıyormuşum, tıpkı cennet düşlerim gibi.

İlk anların, yeri doldurulmaz ilk anların güzelliği...Bütün başlangıçlar güzeldir.

Günümüzde herkes insanın üzüntüsünü göstermek amacıyla ağladığına inanıyor.Bir insanın mutsuzluğunu kavramaktan öyle acizler ki...

...bir insanın sevgisini kaybetmek, zorlukla ulaşılmış bir doruktan aşağı yuvarlanmaktır.

Sanki büyük bir ırmak boyunca gidiyorum; hiçbir yerde durmaya ve kıyıya çıkmama, hiçbir şeye ikinci kez bakmama izin yok.

Bir insanı gerçekten sevmek, onun tuhaflıklarını, hiç kimsenin, kendisinin bile benimseyemediği, hatta fark etmediği huylarını sevmektir.İnsanların en esaslı yönleri uyumsuzluklarında saklıdır çünkü.

Aslı Erdoğan

5 Kasım 2023 Pazar

Bu da geçer

İnsanlar yıkıldıkları kadar yeniden kurulurlar.

Doğru yaşamak ve güzel insan olmak hep fazladan bir çaba, dayanma gücün bitti sandığında hep biraz daha gayret.

Temiz kalmak için kendini kendine kapatmak da bir fikir elbette.Ama dışarıda dev canavarlar varken ne kadar kalabildiki ilk insan mağarada?...Aşk da böyle başlar, isyan da.Hayat böyle başlar aslında. İnceldiği yerden kopar, tak eder cana, battı balık yan gider...

Biz iki bin yıl önce sürahini üzerine hiç gereği yokken, sırf canı öyle istediği için nakış işleyen adamın devamıyız, "Böyle daha güzel" diyerek kilime bir motif daha ekleyen kadının.

Ben seni düşünüyorum yazarken...

Yeterince sevilmeyenlerden çıkar yazar-çize...fakat zaten yeterince sevilmeyenler okur, dinler, bakar; dikkatle bakar onların yaptıklarına, görenler onlardan çıkar.

Tek başına "merhaba" diyemezsin kimseye, eğer büsbütün delirmemişsen.Ve ancak bir merhaba ile başlar dünya değişmeye...merhabanın anlamının içinde ferahlık olduğu kesindir."Gel buyur" da var içinde " Benden sana zarar gelmez" de.Barış da muhabbet de.Bir ihtimal var o sözcükte, iyi bir ihtimal, ihtimallerin en iyisi hatta.

Merhaba! Merhaba...Bir insanı sevmekle..İnsanı sevmekle...

Umutlanmak ne korkunç şey.Zıddını en hızlı çağıran sözcük umut....Umutsuzluk değil, o başka birşey. Hevesini kıran, hayata iştahını kesen yüzsüz misafirin adı hayal kırıklığı korkusu aslında.

Hayat hep yeniden aldanmak meselesi.Aldanmayıp ne yapacaksın?Böyle durucak mısın mıh gibi? Kalbin mühürlü mü kalacaksın?Gelip geçecek umut, hiç mi yüz vermeyeceksin? Böyle daha mı iyi? Sanıyor musun ki o zaman harika bir insan olucaksın?

Keyfini çıkarın umudun, umut olduğu sürece.Çünkü umutla daha çok yürür insan...

Fısıltı, gürültüyü yener.

Cüret ediniz, çünkü düşünmeye, söylemeye, yaratmaya, sevmeye, yaşamaya da cüret edilir...."Yapabilir miyim?" diye düşünmekle olacak iş değil.O korkunç bir sorudur, cevabı da yoktur.Yapmaya başlamaya cüret et önce.Sonra da elinde bir kırbaç, kendi sırtını kırbaçlaya kırbaçlaya yürü, devam et.

Sonra cüret eden bir yoldaş bul kendine.Bunu yapmazsan o kırbaç seni öldürür.

Gürültü o kadar büyük ki, gürültü hayatı o kadar sığlaştırdı ki cüret edenler şimdi daha yalnız.Fakat kimsenin umrunda olmamanın harika bir yanı var....Görünmez adamların, görünmez kadınların gücüne sahibiz hepimiz.

resilience...düştüğün yerden kalkma bilgisi

Dikkat sevmenin başlangıcıdır...Simone Weil

Eylem olmadan anlamak imkansızdır ve insanlığı tek bir çerçeve içinde bizlere gösteren şey yalnızca eylemdir.Eylem sırasında sınanmadığımız sürece..."Bir halttan anladığın yok, Jon Snow."

Ece Temelkuran