adsense

17 Kasım 2024 Pazar

Aklımızda Bulunsun

 'Deneyimlerimizden hiçbir şey öğrenmediğimizi deneyimlerimiz bize öğretmiştir." George Bernard Shaw

1946-1964...baby boomer
1965-1979...x kuşağı
1980-1995...y kuşağı (milenyum)
1996-2010...z kuşağı
2011-..alfa kuşağı

Yaşlı bir adamla genç oğlu yürürken yolun kenarında bir kurbağa görmüşler.Kurbağa konuşmaya başlamış.
"Beni öperseniz güzel bir prensese dönüşürüm" demiş.
Bunun üzerine yaşlı adam eğilmiş, kurbağayı alıp debine koymuş ve yoluna devam etmiş.
Güzel prensese kavuşma hayali bir anda yıkılan oğlu:
"Ne yapıyorsun baba?" deyince
"Konuşan kurbağa benim için güzel bir prensesten çok daha ilginç" demiş...

...Hangi kuşaktan olursa olsun, insanlar yaptıkları işlerde "anlam" arıyor.

Peter Drucker...İnsanları güçlü yönlerine göre görevlendirin, kendiniz de güçlü yönlerinizi geliştirin, zayıf taraflarınızla uğraşırsanız ortalama düzeyi aşamazsınız.

"...Niçin okuyorsunuz?"...sadece daha iyi düşünebilmek için okuyun

"Sadece müzik bilen bir insan müzikten hiç anlamıyor demektir."...besteci Hanns Eisler

...insanlarda merak ve tevazu; böyle insanlar herkesten, her zaman öğreneceği bir şeyler olduğunu bilir ve kendisini geliştirmek için öğrenir.Egosu şişkin insanlar ise başkalarına olan üstünlüğünü pekiştirmek amacıyla öğrenir.

IQ..intelligence quotient
EQ..emotional quotient

Başarılı insanların ortak özelliğini acaba nerede aramalıyız?
..azim
..azimle bir hedefin peşinden gitmeye yönelten ise tutku'dur

Azmimiz yelkenlerimiz ise, tutkumuz onları dolduran rüzgardır.

"Özel bir yeteneğim yok, tutkulu derecede meraklıyım, o kadar." Albert Einstein

Janus..geçişlerin tanrısı, kapıların tanrısı.İki karşıt yöne bakan iki yüzü olan sakallı bir erkek olarak betimleniyor...January, janvier,januar...
Peter Drucker..."Kurum kültürü stratejiyi kahvaltı niyetine yer."

Kültürümüzü biz farkında olmadan değiştiren çok önemli bir başka etken var: Organizasyonda alt kültürlerin ortaya çıkması...

...bozulmaların belki de birincil nedeni, performans odaklı olalım derken, insan odaklı kültürün ihmal edilmesidir.

Kurum kültürünün sorumlusu...bir organizasyonun en tepesinde oturan kişidir.Bu sorumluluk devredilemez ve paylaşılamaz.

...iş ahlakı yoktur, ahlak vardır.

Altın kural:"başkalarının size yapmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapmamayı" emreder.

...iş ahlakına tam uyabilmek için ne kadar çok çalışmamız gerektiğini vurgulamak amacıyla yazıyorum.

Warren Buffett: "Ben insanlarda üç nitelik ararım: Enerji, akıl ve dürüstlük.Üçüncüsü yoksa, ilk ikisi sizi mahveder!"

Çürükleri ayıklayacak olan herşeyden önce kurum kültürüdür.

Amerikalı devlet adamı George Shultz..."Öğrendim ki bu alemin geçerli akçesi güvendir...Geri kalan her şey ayrıntıdır."

Benjamin Franklin: "İyi bir itibara sahip olmak için birçok iyi hareket yapmak gerekir; kaybetmek için ise bir tek kötü hareket yeter" demiş...

En sağlam kurumsal itibar, kendi kendini inşa edendir.

Bir sorunun çözümünü tüm yönleriyle objektif olarak araştırmaya çalışsak bile hepimiz kendi fikirlerimizi ve inançlarımızı doğrulayan bilgileri arıyoruz, farklı fikirlere karşı direniyoruz...."Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış"

..."Anlıyorum ki hepimiz aynı fikirdeyiz, herhalde üzerinde yeterince düşünmedik.Kararı bir sonraki toplantımıza erteleyelim."

...düşünüp taşınmak sağlıklı karar vermek için yeterli değil.Aklımızı başımıza toplamadan önce de yapılması gerekenler var: Aklımızın bazen bizi nasıl yansıtabileceğini iyi öğrenmek...

Hatalı kararları değerlendirme sürecini verimli kılmanın önemli bir koşulu,...organizasyonun tepesinde oturan kişinin, asıl sorumluluğun kendisinde olduğunu bilmesi ve bunu açıkça dile getirmekten kaçınmamasıdır...

Açık tartışma ortamı, sağlıklı karar vermenin en temel koşuludur....gerçek anlamda katılımı sağlamak, liderin görevleri arasında belki de en zor olandır...insanlar patronun nasıl bir karar almak istediğini bilirler..sonuçta farklı düşünenler ya susarlar ya da patronun tercihine uyarlar.

"falanca kişiye görüşünü açıklama olanağı verseydik bu hatayı yapmazdık" dediğim pek çok durum olmuştur. 

iyi tasarım...:Yaratıcı olması, kullanışlı olması...

Tasarım, sanat, bilim ve teknolojinin kesiştiği ve kucaklaştığı bir alan.

Tasarım odaklı düşünmenin merkezinde nesne veya ürün değil, her zaman duygularıyla, davranışlarıyla insan var.

"Özel girişimde ölçü, toplumun varlığını artırmadaki başarı düzeyidir." Nejat Eczacıbaşı 
(paylaş kapitalizminin özü..)

"dakiklik kralların nezaketidir" (xviii louis) vs "her gecikmede bir hayır vardır" (mısır atasözü)

"oğlum strateji ağır kelime, ağır! Bak, sen strateji dediğin zaman biz yerimizde şöyle bir doğruluyoruz, ama anlattıkların strateji değil." Şakir Eczacıbaşı

...en başarılı stratejilerin esnek, sürekli gözden geçirilen, onu uygulayan yöneticilerle, pazarlama ve satış elemanlarıyla, aynı zamanda müşterilerle kesintisiz diyalog ve etkileşim içinde yenilenen stratejiler olduğunu gösterdi.

...stratejinin özünde eylem olmak zorunda.

Farklılaşmak, başarılı kuruluş stratejilerinin ortak noktasıdır denebilir...Mükemmelleşme girdabından kurtulmanın yolu mükemmelleşmemek değil, farklılaşmak...

"Hiçbir plan düşmanla ilk temastan sağ çıkamaz." Mareşal Helmuth

...uzun vadeli planların yerini rekabet gücü, kuvvetli ve zayıf yanlar, fırsatlar ve tehditler gibi stratejik konuların analizine dayanan stratejik planlama anlayışının aldığını gördük.

Maratona herkes katılabilir ama herkes sonuna kadar koşamaz.

Tek güvenebileceğimiz pusulamız, amaçlarımız, hedeflerimiz ve hepsinin temelinde yatan değerlerimiz...

Liderliğin en basit tanımı, değişimi sağlayacak bir hedefe ulaşmak için başkalarıyla birlikte çalışmak, bir takımı yönlendirmek, işbirliğini inşa etmek.

Liderler insanlara umut veriyor... Liderler insanlara saygı gösteriyorlar...

Liderler kimsenin başkalarına kendi vizyonunu zorla kabul ettirmeyeceğini biliyorlar. İnsanların sahiplendikleri vizyonları belirgin, erişebilir hedeflere dönüştürerek ilerliyorlar.

Paylaşmak, liderlerin güçlü yönü; iletişim yetkinliklerini alabildiğince geliştiriyorlar.Bilgiyi paylaşıyorlar, aydınlatıyorlar; ideallerini, tutkularını paylaşıyorlar; iyimserlik veriyorlar; kutluyorlar, ödüllendiriyorlar, coşturuyorlar, enerji saçıyorlar - ve bütün bunları kendi doğallıkları içinde yapıyorlar.

Liderler hem gerçekçi hem de hayalci...Bugünü analiz ederken an acımasız onlar.geleceğe ise tutkuya dönüşmüş hayallerele bakıyorlar.

...liderlik aslında hizmet etmek anlamını taşır.Hizmet ettiği insanların yararlarını kendi çıkarlarının önüne koyan hizmetkar liderler, liderliğin ahlaki boyutunu da gözler önüne sererler.

Kenara gelin.
Düşebiliriz
Kenara gelin
Çok yüksek!
Kenara gelin!
ve böylece geldiler.
ve onları itti.
ve uçtular...
Christopher Logue







8 Eylül 2024 Pazar

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği

 ...bir daha asla geri gelmeyecek bir şeyi konu edindikleri içindir ki, devrimin kanlı yılları yalnızca sözcük, kuram ve tartışma olup çıktı, tülden daha hafif bir şey oldu, hiç kimseyi korkutmuyor artık.

...hafifletici koşul, bir yargıya varmaktan alıkoyar bizi.Öyle değil mi; ömrü uzun olmayan, geçip gitmekte olan bir şey konusunda nasıl yargıya varılabilir ki?

Benim Hitler'le bu uzlaşmam, temelde geriye dönmenin varolmaması üzerine kurulmuş bir dünyanın derin mi derin ahlaki çarpıklığının kanıtıdır.Çünkü böyle bir dünyada her şey daha baştan bağışlanır  ve bu da demektir ki müstehzi bir sırıtışla her şeye izin verilir.

Sonsuza kadar yinelenme dünyasında her attığımız adıma dayanılmaz bir sorumluluğun ağırlığı gelir çöker.

Sonsuza kadar yinelenme yüklerin en ağrırıysa, bizim yaşamlarımız bu ağırlığın karşısında göz kamaştırıcı bir hafiflik içinde belirmektedir.

...Yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o denli yaklaşır yeryüzüne, daha gerçek, daha içten olur....İşi tersten ele alırsak; bir yükten mutlak biçimde yoksun olmak insanoğlunu havadan daha hafif kılar...bu dünyadan ve dünyasal varlığından ayrılır, yalnızca yarı yarıya gerçek olur, devinimleri önemsizleştiği ölçüde özgürleşir.

Hangisini seçmeli o halde? Ağırlığı mı hafifliği mi?

Sadece bir tek hayat yaşadığımız için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremeyiz.

Yaşam öncesi ilk prova yaşamın ta kendisiyse, ne değeri olabilir yaşamanın?

"Einmal ist keinmal"...Sadece bir kere olan şey, diyor Alman özdeyişi, hiç olmamış sayılır.

"compassion"...merhamet duymak sadece başkasının başına gelen talihsizliklere katlanabilmek değil, her türlü duygu yoğunluğunu -sevinç, kaygı, mutluluk, acı- onunla paylaşabilmek anlamına gelir. 

İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir.

Elinden hiçbir şey gelmeyeceğini anladığında bir balyoz inmişti sanki kafasına ama bu durum bir yandan da garip biçimde huzur veriyordu.Hiç kimse onu bir karar almaya zorlamıyordu.

Yedi yıl Tereza'nın kölesi olarak yaşamıştı...Birdenbire çok daha hafifledi adımları...varolmanın o güzelim hafifliğini tadıyordu.

Merhamet, sevecenlik, o ortak yaşanan duygu hasta etti beni, diyordu kendi kendine.

...benzerini bundan daha önce hiç tanımadığı bir ağırlıkta çarpıldı...çünkü sevecenlikten daha ağır bir şey yoktur dünyada.Kişinin kendi acısı bile, başkasıyla başkası için hissettiği, imgelemle yoğunlaşan ve yüzlerce yankıyla uzadıkça uzayan bir acı kadar ağır çekmez.

"es muss sein!"; gereklilik, ağırlık ve değer birbirinden ayrılmaz biçimde örülmüş üç kavramdır

Peki, sevecenliğin işkencesi daha ne kadar sürecekti?Bütün yaşamı boyunca?Bir yıl mı?...insan yaşanacak hayatı yalnızca bir tane olduğu için tutkusunun (sevecenliğinin) peşine düşsün mü düşmesin mi, bunu sınayacak deneyler yapamaz.

Yaşamının büyük aşkı "es muss sein!" (öyle olmalı) sınıfına değil, daha çok "es könnte auch anders sein!" (pekala başka türlü de olabilir) sınıfına giriyordu.

Ama aslını ararsanız, bir olay kendisini hazırlayan rastlantıların sayısı oranında önemli, anlamlı ve dikkate değer değil midir?

Rastlantıların, sadece rastlantıların söyleyecek bir sözü vardır bize. Gereklilikten doğan, olmasını beklediğimiz, günbegün yinelen her şey dilsizdir.

Gereklilik büyülü çözümler tanımaz - bunlar rastlantının işidir.Bir aşk unutulmaz olucaksa eğer, küçük rastlantılar..hemen o an kanat çırpa çırpa gökten aşağı süzülmelidir.

Birey, güzellik duygusunun önderliği altında, rastlantısal bir olayı bir motife dönüştürür, giderek bu motif bireyin yaşamının örgüsünde değişmez bir yer kazanır...Kendisi farkına varmasa da, birey en sıkıntılı anlarında bile güzelliğin yasaları uyarınca örer yaşamını.

O halde gizemli kesişmelerin büyüsüne kapıldığı için romanı kınamamalı; asıl, gündelik yaşamındaki bu tür kesişmeleri göremediği için insanoğlunu kınamalı.Çünkü böylelikle yaşamını güzelliğin bir boyutundan yoksun bırakmaktadır insanoğlu.

7 Eylül 2024 Cumartesi

Anarşist Banker

Bir insanın, yetenek, güç, enerji gibi Doğa'dan aldığı yetilerle benden üstün olmasını kabul ederim ama annesinin karnından çıktığında sahip olmadığı, mutlu bir rastlantı sonucu gökten zembille inen zenginlik, toplumsal konum, rahat yaşam gibi sonradan edinilen niteliklerle benden üstün olmasını kabullenemem.

...istisnasız tüm kurguların ortadan kaldırılmasını hedefleyen saf anarşist sistemden başka her sistem birer kurgudur.

Anarşist ne ister? Özgürlük.Kendisi ve başkaları için, tüm insanlık için özgürlük.

...ayrı ayrı çalışarak kesinlikle yeni zorbalıklar yaratmayız, çünkü hiçbirimiz diğerleri üzerinde etkide bulunamaz ve dolayısıyla kimse kimseye egemen olarak onun özgürlüğünü ortadan kaldıramayacağı gibi, yardım ederek onu küçük de düşüremez.

Nasıl paranın efendisi olabilirim, daha doğrusu paranın erkinin, zorbalığın efendisi nasıl olabilirim?

7 Temmuz 2024 Pazar

Mutlu yaşam Üzerine & Yaşamın Kısalığı Üzerine

Kardeşim Gallio, herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür. Nitekim mutlu bir yaşam kavuşmak hiç kolay değildir, insan bir kere yoldan sapmışsa, ona kavuşmaya ne kadar istekli olursa, ondan o kadar uzak kalır.

...önce hedeflediğimiz şeyin ne olduğunu ortaya koyalım, sonra ona en hızlı nasıl ulaşabileceğimizi araştıralım; yola çıkınca da, sadece doğru yoldaysak, her gün ne kadar mesafe katettiğimizi ve doğal bir arzuyla kendisine doğru çekildiğimiz hedefe ne kadar daha yaklaşmış olduğumuzu anlamış olacağız.

...bu yolculukta en çok ayak basılmış ve en iyi tanınan bu yol seni en çok aldatacak yoldur...herkesin gittiği yere değil de gidilmesi gereken yere gitmemiz gerçeğinden daha önemli değildir...toplumda büyük bir uzlaşıyla benimsenmiş şeylerin en iyi şeyler olduğunu düşünerek yaygın bir kanaate teslim olmak,..akla göre değil, başkalarına benzemek için yaşamak kadar büyük kötülüklere sevk etmez.

...öndekiler arkadakileri yıkıma sürükler ya...hiçbir insan kendi başına hata yapmaz, her insan aynı zamanda başkasının hatasının nedeni ve kaynağı olur.

...içimizden biri düşünmekten ziyade inanmayı tercih ettiğinde artık yaşamla ilgili düşünemez hale gelir

...sağlıklı olacağız, yeter ki kendimizi kalabalıktan kurtaralım.

...şu cevabı verme sakın:"Bu taraf daha kalabalık görünüyor." Zira daha kötü olan taraf budur...en kötü tercihin kanıtı kalabalığın kendisidir.

Görünüşte iyi olanı değil, sağlam, doğru ve kendi saklı bünyesinde daha güzeli olanı arayalım, onu bulup çıkaralım.

O halde kendi doğasıyla uyumlu olan ve başka hiçbir yolla elde edilemeyen yaşam mutluluktur:Öncelikle zihnimiz sağlıklı olmalı ve kendi sağlığını kalıcı bir şekilde elde etmiş olmalı, sonra cesur ve dinç olmalı, dahası en güzel şekilde sabreden, farklı dönemlere ayak uyduran, kendi bedenine ve onu ilgilendiren her şeye dikkat eden ama bunun için dertlenmeyen, yaşamı meydana getiren hiçbir şeye ilgisiz kalmayan ama hayranlık da duymayan, talihin armağanlarından faydalanıp onların kölesi olmayan bir karakterde olmalı.

...her vahşilik güçsüzlükten doğar.

...özgürlüğe kaçmalıyız.Bunu mümkün kılan da sadece talihe kayıtsız kalmaktır.

...yargısı doğru olan mutludur, her ne olursa olsun, mevcut durumda başına gelen şeylerden memnun olan, kendi koşullarına uyum sağlayan ve yine koşullarının yarattığı her durumda aklın rehberlik ettiği insan mutludur.

...hazların peşinden giden insan da her şeyi erteler ve ilkin özgürlüğünden vazgeçer...

Zenginlik bilgeye göre köle, budalaya göre efendi konumundadır.

Parasını paylaşmak isteyen biri bulunmaz, ancak her insan yaşamını birçoklarıyla paylaşır.İnsan malvarlığını korumak konusunda oldukça hesaplı davranır, ancak zamanın harcanmasına gelince bonkör davranırlar.

...boşa geçen, değerlendiremediğimiz zamanı ekle, sana ait yılların sandığından daha az olduğunu göreceksin.

Geçmişini, ne zaman kesin bir plan yaptığını, ne kadar az günün tasarladığın gibi geçtiğini, ne zaman yüzünün doğal haline büründüğünü, ne zaman zihninin huzursuz olmadığını, böylesine uzun bir ömürde ne başardığını, sen kendin ne kaybettiğini anlamazken, birçoklarının senin yaşamından ne kadar çok çaldığını, yersiz kederin, aptalca mutluluğun, açgözlü şehvetin, dalkavukça ilişkinin yaşamından ne kadar çok çaldığını, sende sana ait ne kadar az şey kaldığını yeniden düşün, göreceksin ki vaktinden önce ölüyorsun.

Son verilmesi gerektiği zaman geldiğinde yaşama başlamak için artık çok geçtir!

...her şeyle meşgul olan insan hiçbir şeyi iyi beceremez...Meşgul bir insan için yaşamaktan daha değersiz bir şey yoktur...

Yaşamayı tüm ömür boyu öğrenmek gerek, belki seni şaşırtacak ama ölmeyi de ömür boyu öğrenmek gerek.

...az miktarda olan bir şeyi idareli kullanman kolaydır, ne zaman tükeneceğini bilmediğin bir şeyi daha dikkatli koruman gerekir.

Meşgulsün, yaşam ise acele ediyor...

En büyük yaşam engeli, yarına dayanıp bugünü tüketen beklentidir....Gelecek olan her şey tam bir belirsizlik içinde, sadece yaşa!

Kendini güvende hisseden, huzurlu bir zihin kendi yaşamının ker kısmını kafasında tartmayı başarır, meşgul insanların akılları ise boyunduruk altındaymışçasına, geriye dönemez ve bakamaz.

Geceyi bekleyerek gündüzü, ışıktan korkarak da geceyi yitiriyorlar.!

16 Nisan 2024 Salı

Türk Kahvesi Atlası

 "Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına sen kalıyım." Cemal Süreyya

1517-43, kahve ilk kez İstanbul'a geldi

1554-55, bu topraklarda dünyanın ilk kahvehanesi kuruldu

...kahve pişiren kadına "kahveci kadın, erkeğe ise "kahvecibaşı" denirdi

...lokumun mimarı Hacı Bekir ilk dükkanını açtı, 1777 yılında saraya "lokumcubaşı" olarak atandı

Ana vatanı Habeşistan olan kahvenin Yemen'e ilk olarak buradan gittiği düşünülmekte...

Kahvecinin Piri Şeyh Şazeli...

...İstanbul'da ilk kahvehane 1554 Kanuni Sultan Süleyman döneminde Hakem ve Şems adlı iki kişi tarafından Tahtakale'de açılmıştır.

İlk kahve pişirme aletleri olan kazan ve kaplar ilerleyen dönemlerde yerini önce ibriğe, 19. yüzyılda ise cezvelere bırakmıştır.

Thévenot, o dönem Fransa’da bulunmayan kahveyi egzotik bir içecek olarak kısaca şöyle tanımlamıştır:

“Onların her zaman içtikleri başka içkileri daha vardır ve kahve diye isimlendirdikleri bu içkiyi günün her saatinde içerler. Bu içecek bir taneden yapılır ve sobada kavrulur daha sonra havanda dövülerek toz haline getirilir. İçmek istedikleri zaman ibrikte kaynatılır ve porselen fincanlarda servis edilir. Sıcak içilmesi gerekir ve bir kaç fincan içmek iyi değildir. Bu içecek acı ve siyahtır, duman nedeniyle meydana gelen baş ağrılarını önler ve uykuyu kaçırır.”

Kahvecibaşı padişahın ya da bağlı olduğu devlet büyüğünün kahvesini pişirmekle sorumlu olduğu için sır tutmasını bilenlerden özenle seçilmiştir.

...pek çok kişi, özel kişilerle geçirdiği önemli anları kahveyle taçlandırmayı tercih eder."Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır."

kongar:kestane rengi (kumral)

Atatürk...Günde on beş ila yirmi fincan aralığında kahve içen Atatürk, sabah kahvaltısının ardından koltuğuna geçerek bir fincan sütlü kahve eşliğinde gazeteleri okuyarak güne başlarmış.

3. Murat bir fermanla tüm kahvehaneleri kapatır...Nedeni ise kahvehane sohbetlerine günlük siyasetin girmesi ve hükümetin eleştirilmesidir.En büyük darbe ise 4. Murat'tan gelecektir.Dedikodu ve fitne ocağı olarak değerlendirilen kahvehaneler yerle bir edilir çünkü kamuoyu oluşması istenmez.



Tasavvufa göre kırk, bereketli bir sayıdır, zaman kavramına işaret eden dört ve bilgiyi temsel edeb on sayısının çarpımıdır...kırk kapı, kırk makam vardır.Kırklar, islam kültüründe kırk evliya demektir.

Mercanköşkü kahvesi..yöresel türk kahvelerinden Muğla yöresine ait

Srebrenitsa kadınları evde birini beklerken kendine bir kahve yapar, bir de beklediği kişiye...

Dibek kahvesi...kavrulmuş kahve çekirdeklerini öğütmek için kullanılan ve taştan ya da ağaçtan yapılmış havanlara verilen isimdir.

Osmanlı türkçesinde "boğaz rahatlatan" anlamında kullanılan "Rahatül-hulkum" olarak adlandırılmıştır.Günümüzde Romanya ve Bosna Hersek'te lokuma rahat lokum denmeye devam edilmektedir.


Hacı Bekir, Osmanlı döneminde ilk saray lokumcusudur...Avrupa'da Turkish Delight adıyla yayılan lokum tutkusunun öncüsüdür...


İdeal Türk kahvesi içimi için doğru fincan formunun ağız kısmı dar ve alt taban kısmı geniş şekilde olması gerekiyor.



16 Mart 2024 Cumartesi

Liderin Kitaplığı

Strateji, planlama ve icraat bir zincirin birbirini tamamlayan halkaları.

"Doğru işi yapmak, işi doğru yapmaktan çok daha önemlidir." Peter Drucker

"Muharebe öncesi yaptığınız konuşlandırma yanlışlarını, muharebe sırasındaki kahramanlıklarınızla telafi edemezsiniz." İsmet İnönü

...en mükemmel stratejiler, eğer sahada etkinlikle icra edilmezse başarıya ulaşmak zordur.

Kitabı kullanma kılavuzu:

Kütüphaneniz "bilmediklerinizi" içermelidir...Ne kadar çok bilirseniz okumadığınız kitapların sayısı o kadar artar.

Atatürk'ün okuma yöntemi hakkında...önemsediği bölümlerin altını renkli kalemle çizer, sayfa kenarlarına notlar düşerdi.Daha sonra, belirli konuları akşam sofrasında, kabinesinde..farklı meclislerde tartışır, fikirlerini geliştirirdi.

İletilmek istenen fikirleri tam olarak algıladığınızı hissederseniz aradaki çeşitli anektod, örnek ve tekrarların bir kısmını atlayabilirsiniz

"Lafın tamamı aptala söylenir." Süleyman Demirel

synoptical...konulara odaklanarak ve aynı konudaki eserleri peş peşe okuyup karşılaştırarak bilgilenmek.

Mortimor Adler..How to Read a Book

İnsan:

"Kendini tanı." Sokrates

Peter Drucker...Managing Oneself (HBR,1999 Ocak)

...Ancak güçlü yanlarınızı ve kendinizi bilerek çalıştığınızda gerçek ve uzun ömürlü bir mükemmelliğe ulaşabilirsiniz.

Peter Drucker..."Birey toplumun en önemli, en nadide, en değerli sermayesidir."...iktisat eğitimi almasına rağmen kariyeri boyunca rakamlardan çok insanlarla haşır neşir oldu ve hep insanlar arasındaki ilişkileri inceledi...yönetimin temel görevinin de çalışanların güçlü yanlarını geliştirip, onları yetkilendirip kurumun amaçlarıyla toplumun ihtiyaçları doğrultusunda organize etmek olduğunu savunuyor.

İyi lider kendisini daha iyi tanıdıktan sonra çalışma arkadaşlarının da zayıf ve güçlü yanlarını bilmek zorunda.

"İnsan kendisinin akılcı bir mahluk olduğunu düşünür.Halbuki onun kendini haklı çıkarabilen-rasyonalize edebilen bir varlık olduğu daha doğrudur"...The Rationalizing Animal, Leon Festinger

...Babam..."Bir işin başında doğru seçim yap, sonra tereddüte düşmeden kararını uygula.Gel git ile vakit kaybetme.Bir de bir işe başlarken sonucu da kafanda canlandır.Nasıl bir duvar olacak, gör ki ona uygun taşı yığından al."

Zaman:

İnsanlar arasında mutlak eşitliğin olduğu tek alan zaman.

"First Things First"..önemli işlere öncelik..Stephen Covey

Acil olmayan önemli işler ise daha fazla insiyatif gerektirir.Fırsatı yakalamak, bazı şeylerin olmasını sağlamak için harekete geçmemiz gerekir.

Covey...Önemliyi acile feda edenlerin veya odaklanamayanların edilgen ve etkisiz kalmaya mahkum olduklarını savunuyor.

...hafta içinde bir gününüzü...yenilenmeye, düşünmeye ve taahhütlerinizi gözden geçirmeye ayırın.O gün içinde, diğer günlerde yaptığınız şeyleri yapmayın.

...bir araştırmaya göre yürüyüş, yaratıcı düşünceleri tetiklemekte ve beyinde daha birçok olumlu değişimlere yol açmakta.

Sun Tzu'ya göre " En önemli savaş hamlesi düşmanın beklentilerinin aksine hareket edebilmektir."

"İnovasyon, lideri takipçiden farklılaştırır." Steve Jobs

P.Drucker "Önemli ve zor olan doğru cevabı bulmak değildir; mesele doğru soruyu sorabilmektir."




 

11 Mart 2024 Pazartesi

Kalanlar

Evet, anları severdi Tezer.
Onları yazdı.Acıyla, yalnızlıkla, 
ama aynı zamanda coşkuyla, aşkla dolu anılarını.
Anılarının anılarını.
Başkaldırma anlarının.

Ben bir kezinde aklımı yitirdim, ama kendimi yeniden kendi elime geçirdiğimde daha da zor yenilebilir durumdayım.

Her sabah yepyeni bir dünyaya kalkıyorum. Her akşam dünyanın bütün yorgunluk acı ve çelişkileriyle dayanamaz duruma geliyorum.

Yalnız yaşı olmayan ve dünyalarını kendi içlerinde taşıyan insanlara dayanabildiğimi görüyorum.


Eyleme geçmek gerek; cesaret etmeli...Robert Walser

Meyhanelerde umutsuz bir bekleyiş vardır - kendi kendini bekleyiş.

İnsanın kendi dünyası dışında yaşayacağı bir dünya yoktur.

İnsanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir.Yazdıkları, okumak istedikleridir.Sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir.

...Kalkacak bir trene binerken, beni artık içinde bulunduğum ülke, gideceğim kent, ineceğim istasyon, bindiğim tren ve kompartımandaki insanlar pek ilgilendirmiyor.Trene binerken ben'in içinde bulunduğu duygu birikimleri ilgilendiriyor.

İçine daldığım en büyük mutluluklar her zaman acılarla, her yaşam da biraz olsun ölümle bezenmişti.

Tezer Özlü