adsense

15 Temmuz 2025 Salı

Retorik

 Aristoteles..."eğer yargıçların kararları olmaları gereken şekilde ortaya çıkmıyorsa bunu konuşmacıların kusurlarına bağlamak gerekir, davanın kendisine değil."

Sokrates'in öğrencisi Platon...-> kandırma sanatı

Platon'un öğrencisi Aristoteles...-> inanılır ve ikna edici olmanın, ikna etmenin sanatıdır.

Quintillianus..->güzel konuşma sanatı

Cicero...->Bir konuşmacının 3 tane görevi vardır. Docere->Öğretmek, Delactare->Keyifli anlatmak, Movere->Kitleyi harekete geçirmek

Cicero-> Retorik, beş küçük sanattan oluşan büyük bir sanattır

1.Inventio (konuşmanın hazırlık aşaması)
2.Dispositio (konuşmanın yapısı)
3.Elocutio
4.Memoria
5.Actio

INVENTIO
"...diğer insanları etkilemenin tek yolu, onlara ne istedikleri hakkında konuşmak ve onu nasıl elde edeceklerini göstermektir." Dale Carnegei

Amatörlerin en büyük hatası hemen argüman sunma aşamasına geçmesidir...Hazırlanarak yaptığın bir konuşmada başarılı olacağının garantisini veremem ancak hazırlıksız bir konuşmada başarsızlığının garantisini verebilirim.

Aristoteles ->3 temel kavram

1.Ethos ->etiğe, güvene başvurmadır (senin kim olduğunla ilgilidir)
  
örnek:
 "20 yıldır tüm dünyadaki ülkelerin hükümetlerini incelediğim çalışmamda gördüm ki hükümet ne kadar demokratikse halk o kadar mutluydu."

Bir retor, ethosu, belli bir alandaki tecrübesini göstermek için ama hissettirmeden kullanır...Konuşmanın %10'luk kısmın ethos oluşturmalıdır...Gereğinden fazla kullandığından ters tapar.

2.Logos->mantığa başvurma

Konuşman içeriğinde mutlaka rakamlar, seçenekler ve veriler barındırmalıdır. Ortalama %25'lık kısmını barındırmalı.

Karşındaki insanların hangi bilgilere ihtiyacı var?
Tam olarak ne söylemek istiyorsun?
Hangi teknik bilgileri konuşmanda kullanıcaksın?

3.Pathos->duygulara hitap etmektir

Hangi duygulara hitap edelim: Gurur ve umut (pozitif) / korku ve nefret (negatif)

Konuşmanın %65'lik kısmını barındırmalıdır.
İnsanlar, sen konuşmanı bitirdikten sonra ne yapsınlar? Ne istiyorsun? Eyleme geçmelerini mi ya da düşünmelerini mi istiyorsun?

Eğer eylem amaçlıyorsan, onlara umut ve bir görev vermen son derece önemli
Tamamen sana bağlanmalarını ve yönlendirilme hissini yaşamalarını istiyorsan o zaman korku ve nefret üzerinden gitmen gerekir.

İnsanlar dinledikleri konuşmalarda duygulara dokunulmasından, espri yapılmasından ve o konuşmanın keyifli bir sohbetmiş gibi kendilerine aktarılmasından çok hoşlanırlar. 

(Hazırlık) En iyi sıralama:
Pathos->Ethos->Logos->Pathos 

"Kendi argümanlarınla muhatabını etkileyebilirsin.Ama onun argümanlarıyla onu ikna edersin." İnventio aşamasında..etkili olan hazırlıkta, onun için neyin önemli olduğunu, ihtiyacını, değerlerini, verileri toplamalısın.

İnventio aşamasında uyman gereken kurallar:
1.Kural:Muhatabını tanı  (teknik yanı ağır basan biri mi? duygusal tarafıyla mı ön planda? hangi toplumsal kategoriye yakın..)

2.Kural:Serbest konuş (ezberlememek, konuşmanın üzerinden bol tekrar, küçük 1-2 notunu kartlara yazabilirsin)
3.Kural:Olabildiğince Kısa tut
Mark Twain.."iyi bir konuşma iyi bir başlangıca ve iyi bir kapanışa sahiptir.İkisi arasındaki mesafe ne kadar kısa olursa o kadar da iyidir." 
Ne kadar uzun konuşursan o kadar sıkıcı olursun..Eğer kitleye konuşuyorsan konuşmanı kısa tutup, soru cevap kısmını daha aktif kullanabilirsin.
Az olan değerlidir.

Temel özet-> Konuyla ilgili uzmanlığına atıf yapmak(ethos), avantaja vurgu yapmak(pathos), güçlü bir argümanla mesajı desteklemek ve sayılardan-grafiklerden yararlanmak(logos) ve coşkulandırarak kapatmak(pathos)

4.Kural: Anlattığın konuya önce senin inanman gerekir
Augustinus..."başkalarının içinde tutuşturmak istediğin ateşi önce kendi içinde yakmalısın."
Bilgi ve keyif dengesini konuşmana yansıtmak...Bu iki denge var mı sende?

DISPOSITIO
Moliere.."Anlaşılır şekilde konuşan kişi her zaman iyi konuşur"

...konuşmamızın başlangıcından bitişine kadarki tüm sürecin planlanma adımlarıdır.
Kendi içinde 5'e ayrılır:
1.Exordium, giriş
2.Narratio, tüm dikkatleri üzerine çekmek
3.Confirmatio, argüman sunumu
4.Refutatio, karşı argümanların çürütülmesi
5.Conclusio, kapanış

1.Exordium:Giriş

Bir konuşmanın kalbi neresi? diye sorarsan açık ara giriş derim.Çünkü insanlar sen konuşmaya başladığın andan itibaren ilk bir dakika içinde seninle ilgili bir yargıya varırlar....O yüzden ayakları yere sağlam basan, konusuna hakim, kendisine güvenen bir profil çizmen gerekir...giriş kuralları:

Kendini tanıtmak
örn: "12 yıldır retorik konusunda hem yurt içinde hem yurt dışında uluslararası firmalara, üs düzey yöneticilere ve liderlere eğitim veriyorum." ...konuyla ilgili uzmanlığı söyleyip bırak.

Konuyu adlandırmak
...anlatacağımız konunun çerçevesini çizmektir."Bugun burada sizinle bu konuyu konuşacağız."

Gaf'lar
...konuşmanın girişinde kesinlikle olumsuz, negatif bir kelime dahi kullanmaman gerekir.Ne kendini ez, ne konuyu ne de kitleni.

2.Narratio:Dikkat çekmek
Ele aldığımız konuyu dinleyicilerimizin ilgisini çekecek bir yolda ortaya koymak...açık, sıra dışı ve dikkat çekici olmalıdır.
Seçenekler:
-Retorik sorusu ile - kendi kendine soru yönetme
-Metaforlu (retorikte elimiz ayağımız) -başka bir şeye benzeterek ya da kıyaslayarak anlatma
-Doğrudan soru soran
-Gizli gerilimli - ilk etapta bir şeyden bahsediyoruz ama detay vermiyoruz...gizem ve merak bırakıyoruz
-Basit gerilimli - bir veriyi, kişiyi, tarihi vererek başlayıp ne ile ilgili olduğunu söylemeden
-Bilgeliğe yaslanan - büyük bir yazarın bilgeliğinin ardına yaslanmak
-Sağ gösterip sol vuran - paradoks yaratıyoruz
-Hikayeli
-Nüktedan -dinleyiciler seni tanıyorsa

...şu 3 seçeneğe daha çok odaklan
    1. Açılışı bir soru ile yap - cevabı tek cümleyle açıklanabilecek şekilde olsun
    2. Açılışı bir çürütme ile yap
    3.Açılışı bir hikaye ile yap - en etkili yöntem

Narratio ve Exordium kısımlarının yerlerini kendi tarzına göre değiştirebilirsin...Özgün ve özgürlük kısmı senin tercihine kalmış




28 Haziran 2025 Cumartesi

İnsanlığımı Yitirirken

Oyuncular için rol yapmanın en zor olduğu yer, kendi memleketlerinin tiyatrosunda, hısım akrabanın hep bir arada bulunduğu yerdir...Benim insan korkum, eskisinden ne daha güçlü ne de daha zayıf, olanca şiddetiyle göğsümün içinde kıvranıyordu, ancak rol yeteneğim iyice gelişmişti...

Artık, özümü tamamen gizlemeyi başardığıma inanırken, bir şekilde sırtımdan vuruldum...

Kendimi bile ürpertecek kadar korkunç bir resim çıktı ortaya. Dış dünyaya karşı neşeyle gülüyor, insanları da güldürüyordum ama aslında böylesi karanlık bir yüreğim vardı.

Ben doğuştan dışlanmış olduğumu hisseder, şu dışlanmış bir insan diye parmakla gösterilen biriyle karşılaştığımda, içimde mutlaka bir rahatlama duygusu uyanırdı.

O çorba ve Horiki'nin tadını çıkarış şekli, bana metropol insanının hesapçılığı, tabii birde topluluk içinde ve dışındaki eylemleri arasına keskin çizgiler çizerek yaşayan aile üyelerinden müteşekkil Tokyo hanelerinin neye benzediğine dair bir ders öğretmişti.

İyilik-kötülük kavramları insanların ürettiği bir şeydir.İnsanların kendi başlarına ürettikleri ahlaka dair sözcüklerdir.

14 Haziran 2025 Cumartesi

Romantik Hareket

Artık hiç kimseyle görüşmek gelmiyordu içinden, aradığı insanı bulamadıktan sonra...Alice...yalnızlığın yakasını bırakabilmesi için birinin çıkıp, her gün karşılaştığı türden sıradan bir ilgiden daha farklı daha fazla bir ilgi göstermesi gerekiyordu.

Proust.."Arkadaşlık korkaklıktan başka bir şey değildir, aşkın getireceği daha büyük sorumluluklardan ve zorluklardan kaçıştır yalnızca."

Alice'in gerçeklik anlayışı Madam Bovary'nin gerçekliği tanımlayışıyla birebir aynıydı....kendini yaşıyormuş gibi hissettiği tek durumun Aşk olduğuna inanıyordu.

Bir özellik, daha büyük bir şeyin ayrıntısı olarak görülmeye başlandığında önemsiz olma halinden, yani başka bir şeyle bağlantısızmış gibi görünme halinden sıyrılır...Yalnız başına oturmuş yemeğini yerken Alice, birinin onunla ilgileneceği, böylece kendisiyle ilgili ufak ayrıntıların takdir edildiğini hissedeceği güne özlem duydu.

Romantik sorun derinlerde bir yerlerde yaşanıyordu, ancak yansımaları her yerde hissediliyordu.

...Alice, zevk aldığı yegane şeylerin beklenmeyen şeyler olduğunu iyice öğrenmişti; bu yüzden hiçbir şeyi dört gözle beklememek için sürekli bir mücadele içindeydi.

Baştan çıkarılmaya nasıl karşı koymak gerektiği, insana eziyet veren bir konudur: Kişi çok hızlı davranırsa değersizmiş gibi görünebilir, çok yavaştan alınca da partnerin ilgisini yitirebilir.

Burada kastedilen başkalarının öyle olduğuna karar verdiği yerde olmayı istemekti...Herkesin arzusu merkezde yer almaktı. Bütün gözlerin çevrildiği...

Hayranlık, Alice için aşk'ın olmazsa olmaz koşuluydu...İçten içe, sevdiği adama yalnızca kendisinin değil, başkasının da hayran olması gerektiği anlamına geliyordu.

Eric, ağırlığını geniş bir alana yaymıştı. Yaşamını destekleyen sütunlar, birden fazla kız arkadaşla bağlantıyı kesmemek, ola ki bir gruptan ayrılırım düşüncesiyle mümkün olduğunca geniş bir arkadaş kitlesiyle görüşmek...yeterince para kazanmak gibi önlemlerden oluşuyordu...Alice hiç şüphesiz romantik bir mimardı. Bütün ihtiyaçlarını tek bir sütuna yükler..sütunun bütün ağırlığını kaldıracağını umut ederdi.

Eric...onu duygusal açıdan ketum kılan, bu özelliklere olan yaklaşımıydı; bu özellikler olmasa yaşamının çok daha zor olacağını itiraf etmek istememesiydi.

Maddi dünyada borcunu ödememek bir suçtur. Oysa aşkın ve arkadaşlığın dünyasında borçlar uzun süre idare edilebilir...Aşık olmak, sürekli borca girmek anlamına gelir. Borca girer, ama birine bir şey borçlu olmak duygusunun yarattığı belirsizliği hoş görürsünüz, çünkü karşınızdakinin alacaklı olmasından doğan gücü, suistimal etmeyeceğine güvenirsiniz.

Alice, Eric'in borcunu bu kadar çabuk ödememesini tercih ederdi doğrusu...

İnsanların içtenliğine inanmak gün geçtikçe daha bir zorlaştı; yaşadığı her bir ihanet, insanların aslında tutarsız varlıklar olduğunu ve onlara hep bir mesafeyle yaklaşmak gerektiği tezini daha bir destekledi.

Kendiyle barışık olduğuna inanan taraf aşkını sık sık tazelemeye ihtiyaç duymaz...

Aşkta güçlü olmanın yolu, hiçbir şeyi umursamama yetisine sahip olmaktan geçer...Stendhal...;ona göre bir ilişkide her zaman taraflardan biri ötekini nispeten daha çok sevmektedir...Gücün varlığının unutulabilmesi için her iki tarafın da terazinin kefelerine eşit ağırlıkta yük koymaları, biri "Seni seviyorum" diyorsa, ötekinin de "Ben de seni" demesi gerekir.

Eric'e dini bir mesafe kazandıran şey,  sessizliğiydi.

...insana acı çektiren bir metin, açıklık ve berraklıkla okunabilen bir metne göre daha önemliymiş, daha derinmiş ve doğruymuş gibi görünebilir...Zor bir sevgili; açık, berrak, ne yapacağı önceden kestirilebilen ve hep tam zamanında arayan bir sevgiliye göre daha değerlidir.

..dikkatin dağılmasını iki ayrı biçimde tanımlamakta yarar var:
-kişinin dikkatinin, can sıkıntısı ya da konunun ilgi çekiciliğini yitirmesi nedeniyle dağılması
-kişinin dikkatini, bile bile, göze çarpan bir şeyin üstünü örtebilmek amacıyla kendisinin dağıtması; bu yolla duygu dolu bir anın ağırlığından sıyrılması

Aşka dair en eski anılarımız, yardıma muhtaç ve zayıf bir durumdayken bize gösterilen karşılıksız sevgidir.

Alice'e göre bir aşkın içtenliği, insanın sevgilisini ne kadar çok tanıdığıyla ve onunla ilgili ayrıntılara ne derece vakıf olduğuyla ölçülürdü...Onunla ilgili bir şeyler öğrenmek için emek veren ve bu yolla ona bir kimlik kazandıran insanlarla birlikte olmak isterdi Alice...Eğer birlikte olduğu erkek, onun en cok keyif aldığı kitapları, en çok sevdiği restoranları, falanca sözcüğü nasıl da eşsiz telaffuz ettiğini ya da çatal kullanırken yaptığı filanca jestin benzersizliğini anımsıyorsa, bu onun için nice pahalı gülden ve ilanı aşktan çok daha değerli bir şeydi...

Genellikle acıların ve sorunların düşünceleri kışkırttığı söylenir....fakat çok yaygın bir karşı sava göre düşünce, acıya ya da soruna karşı gösterilmiş bir tepki değildir; aksine, acının ve sorunun nedeni ve kökenidir.

...kişinin bir tatil satın alarak mucizevi şekilde kendini de geride bırakacağı yanılsamasına dayalı bir ticaret vardır. Buradaki ana düşünce "ben" in tatile çıkması değil, tatilin "ben"i tamamen değiştirecek olmasıdır.

Karakter, farklılık ve çeşitlilik temelinde oluşur. Kişinin karakter olabilmesi için bir diğerinden farklı özellikle sergilemesi gerekir.

Zayıflık kendini açık etmeyle, güç de kendini kendine saklamayla açıklanabilirse eğer, röportajcı her zaman güçlü olandır.

...dünyamızın sınırlarının, başkalarının bizi anlama sınırları tarafından belirlendiğini söyleyebiliriz. Elimizde olmadan başkalarının algılarının parametreleri içinde var oluruz...

Sohbet potansiyelinin yapısı, kişinin beraber olduğu insana göre dallanıp budaklanan bir ağaca benzetilebilir.

Ruhu olan insan acılara duyarlı insan demekti artık...

Mutluluk başından savar, hüzün kendi içine çeker. İhtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyan bir aşık, mutsuz bir yüz ifadesini mutlu bir ifadeye tercih edecektir...

Alice bir yere kadar Philip'in gelmeyişini hiç umursamıyordu ve yine bir yere kadar o kadar umursuyordu ki kendine bile itiraf edemiyordu...Ne yazık ki her katta başka başka insanlar barınıyordu...

...oysa kararsızlık ve yasaklama, farkında olmadan daha da ağırlaştırıyordu durumu.

Bakışımız, bildiklerimizden ve isteklerimizden etkilenir, hatta kimilerine göre onlar tarafından şekillendirilir...Bizi yönlendiren kafamızda zaten varolan imgelerdi.

Alice...görmeye alışık olduğu şeyleri görüyordu sadece, bir bakışın masumiyetini kıran şeyleri değil.

Gözlem, iki türlü bilgi girişinin çatışması veya bir araya getirilmesiyle oluşur:
1.Bir şeyin gerçekte nasıl göründüğü
2.Bir şeyin görünüşüne dair bilgilerimiz ve isteklerimiz

Aşkı üreten şey bir Eric imgesi olmuştu fakat daha sonra Eric'in kendisi bu imgeye yetersiz gelmişti.

29 Mart 2025 Cumartesi

İktidar

Yasa 1 - Efendinizi asla gölgede bırakmayın

Sizin üstünüzde bulunanların kendilerini üstün hissetmelerini sağlayın...Yeteneklerinizi göstermede çok fazla ileriy gitmeyin, korku ve güvensizlik yaratırsınız.Ustanızın olduğundan daha parlak görünmesini sağlayın ve gücün doruklarına tırmanın.

"Acemi gibi görünün.Onun uzmanlığına ihtiyacınız varmış gibi gösterin...onun yardımını isteme fırsatı yaratacak küçük hatalar yapın.Efendiler bu tür ricalara bayılırlar."

Eğer üstünüzdeki kişi düşen bir yıldızsa onu gölgede bırakmaktan korkacak bir şey yoktur..Eğer zayıfsa düşüşünü gizlice hızlandırın.

Yasa 2 - Arkadaşlarınıza asla fazla güvenmeyin, düşmanlarınızı kullanmayı öğrenin

Arkadaşlarınıza karşı dikkatli olun; kıskançlığa daha kolay kapıldıkları için sizi daha çabuk aldatırlar...Ama eski bir düşmanınızı işe alırsanız o bir arkadaştan daha sadık olucaktır, çünkü kanıtlayacak çok şeyi vardır.

"İyi bir düşmana sahip olmak için bir arkadaşınızı seçin.O nereye vuracağını çok iyi bilir."
 2.Henry'nin Metresi

"Ne zaman boş olan bir makama atama yapsam, yüzlerce tatminsiz ve bir nankör insan meydana getirmiş olurum."
14. Louis

"Bir arıyı kibarca elinize alın ve kibarlığın sınırlılığını öğrenin."
Sufi atasözü

"İnsanlar bir iyilikten çok, incinmenin karşılığını vermeye hazırdırlar, çünkü minnettarlık bir yüktür, intikam ise zevk."
Tacitus, M.S. 55-120

"Gücün anahtarı her durumda sizin çıkarlarınıza kimin en iyi katkıda bulunabileceğine karar vermektir.Arkadaşlarınızla arkadaş olun, ama becerikli ve yeterli kişilerle çalışın."

"Etrafta düşmanlarımız olmazsa tembelleşiriz.Peşimizdeki düşmanlar zekamızı keskinleştirir, bizi dikkatli ve uyanık tutar.Bazen düşmanları düşman olarak kullanmak dosta çevirmekten daha iyidir."

...günah keçisi rolünü size yakın olan, ama çok yakın olamyan biri için saklamanız daha iyidir.

Yasa 3 - Niyetinizi gizleyin

Eylemlerinizi ardındaki amacı asla açıklamayarak insanları dengesiz ve karanlıkta tutun.Eğer ne yaptığınız konusunda bir fikirleri olmazsa savunma hazırlayamazlar.

"Yollara dikkat dağıtıcılar bırakarak kokuyu kaybetmelerini sağlayın.Sahte içtenlik gösterin, belirsiz işaretler gönderin, yanıltıcı arzu edilen nesneler yerleştirin.

"Çoğu insan dürüst ve açık olmakla insanların kalplerini kazandıklarına ve iyi niyetlerini gösterdiklerine inanırlar.Oysa çok yanılmaktadırlar.Dürüstlüğünüz büyük bir olasılıkla insanları incitir...daha da önemlisi, kendinizi tamamen açmakla o kadar önceden tahmin edilebilir ve tanıdık gelirsiniz ki, size saygı duymak ya da sizden korkamk neredeyse olanaksız olur..."

"İnsanların dikkatini dağıtmadaki bir başka güçlü hile sahte samimiyettir."

"Gösteri ve eğlence, niyetinizi gizlemede mükemmel hilelerdir, ama süresiz olarak kullanılamaz."

Yasa 4 - Her zaman gerekenden daha azını söyleyin

İnsanları sözlerinizle etkilemeye çalıştığınızda ne kadar çok şey söylerseniz o kadar sıradan görünürsünüz ve o ölçüde az kontrol sahibi olursunuz....eğer onu belirsiz, açık uçlu ve gizemli hale getirirseniz o kadar orijinal görünücektir.Güçlü insanlar az şey söyleyerek etkiler ve korkuturlar.

"Hayatın çoğu alanında ne kadar az şey söylerseniz o kadar derin ve esrarengiz görünürsünüz"

"Yapabileceğinin en iyisi bu mu?...bir kez daha düzelttikten sonra Lord patlar: "Kahretsin, evet ,yapabileceğimiz en iyisi bu." Kissinger :"Güzel, o halde artık okuyabilirim raporunu."

Yasa 5 - Şöhret...Onu canınız pahasına koruyun

Şöhret gücün temel taşıdır.

Yasa 6 - Ne pahasına olursa olsun dikkat çekin

Herşey görünüşe göre değerlendirilir; görülmeyen hiçbir anlam ifade etmez.Kendinizi hiçbir zaman kalabalıkta yok etmeyin ya da ilgisizliğe gömmeyin.Göze çarpın.

"Kalabalık yaratmak için farklı ve garip bir şey yapmalısınız.Merak uyandıracak herhangi bir şey amaca hizmet edecektir..."

"Bir kez ilgiyi topladıktan sonra dikkat çekme yönteminizi ayarlayarak ve çeşitlendirerek yenilemelisiniz...Oyun sürekli olarak dikkat ve yaratıcılık gerektirir."


2.Gizemli bir hava yaratın 
Ne yaptığınızı ya da yapmak üzere olduğunuzu asla çok açık bir şekilde göstermeyin.Bütün kartlarınızı açmayın.Gizemli bir hava sizin varlığınızı yüceltir; ayrıca bir beklenti de yaratır.

Yasa 7 - İşi başkalarına yaptırın ama övgüleri siz toplayın

"Aptallar hatalarından ders aldıklarını söylerler.Ben başkalarının deneyimlerinden yararlanmayı tercih ederim."
Bismarck

Yasa 8 - İnsanların size gelmelerini sağlayın, gerekirse yem kullanın

Başka bir insaı hareket etmeye zorladığınızda kontrolde olan sizsinizdir.Rakibinizin size gelmesini, bu süreçte kendi planlarını bırakmasını sağlamak her zaman daha iyidir.

...Duygularınıza hakim olmayı ve asla öfkenin etkisi altında kalmamayı öğrenmelisiniz...bu arada insanların yem atıldığında öfkeyle tepki vermek gibi doğal eğilimleri üzerinde oynamalısınız.

...Hızlı saldırı korkunç bir silah olabilir, çünkü diğer kişiyi düşünmek ya da plan yapmak için zamanı olmaksızın tepki vermeye zorlar.

Yasa 9 - Eylemlerinizle kazanın, asla tartışmayla değil

Gösterin, açıklamayın.

Fikirlerinizin doğruluğunu dolaylı olarak göstermeyi öğrenin

"Gerçek genellikle görülür, ender oalrak duyulur." Baltasar Gracian

Yasa 10: Bulaşıcı Hastalık: Mutsuz ve Şanssız Olanlardan Kaçın

Bir bulaşıcının varlığından şüphelendiğinizde tartışmayın, yardım etmeye çalışmayın, yoksa tuzağa düşersiniz.O kişiden kaçın veya sonuçlarına katlanın.

Bir başkasının mutsuzluğundan ölebilirsiniz, duygusal durumlar hastalık kadar bulaşıcıdır.

Mutlu ve talihli kişilerle bağlantı kurun.

Yasa 11: İnsanları Kendinize Bağımlı Kılmayı Öğrenin

Nihai güç, insanların sizin istediklerinizi yapmalarını sağlama gücüdür. İnsanları zorlamadan ya da incitmeden, onların gönüllü olarak arzularınızı yerine getirmelerini sağladığınız zaman gücünüz dokunulmazdır.

Bu konuma ulaşmanın en iyi yolu bağımlılık ilişkisi geliştirmektir.

Yasa 12: Kurbanınızı Savunmasız Bırakmak İçin Seçici Dürüstlük ve Cömertliği Kullanın

Bir nezaket, cömertlik veya dürüstlük hareketi çoğu kez en güçlü dikkat çelme yöntemidir, çünkü diğer insanların şüphelerini yok eder. Onu her türlü sevgi dolu yaklaşıma atlayan bir çocuğa çevirir.

Almadan önce vermeyi öğrenin. Bu genellikle ortamı yumuşatır.

Vermenin birçok şekli vardır: Gerçek bir hediye, cömert bir davranış, bir iyilik, ''dürüst'' bir itiraf.

Yasa 13: Yardım İstediğinizde İnsanların Çıkarlarına Hitap Edin, Merhamet Ya da Minnettarlıklarına Değil.

Güç arayışınızda sürekli olarak sizden üstün olanlardan yardım isteme durumunda bulunduğunuzu göreceksiniz.

Yardım isteme sanatı vardır; uğraştığınız kişiyi anlama ve sizin ihtiyaçlarınızla onlarınkini karıştırmama yeteneğinize dayalı olan sanat.

Çoğu insan bunda asla başarılı olamaz. Çünkü kendi istek ve arzuları içinde sıkışıp kalmışlardır. Başvurdukları insanların kendilerine yardım ederken kendi çıkarlarını düşünmeyen kişiler olduklarını varsayarlar.

Fark etmedikleri şey, en güçlü kişinin bile kendi ihtiyaçları içine kitlenmiş olduğu ve onun çıkarlarına hitap etmezseniz sizi yalnızca umutsuz biri ya da vakit kaybı olarak göreceğidir.

Çıkarcılık, insanı harekete geçiren bir araçtır. Kişilerin kendi davalarında ilerlemelerini ve ihtiyaçlarını bir şekilde karşılayacağınızı görmelerini sağladıktan sonra yardım ricanıza karşı gösterdikleri direnç yok olacaktır.

Yasa 14: Bir Dost Gibi Görünün, Casus Gibi Çalışın

Rakibiniz hakkında bilginizin olması çok önemlidir.Sizi bir adım önce tutacak değerli bilgileri toplamak için casuslar kullanın. Daha da iyisi kendiniz casusluk yapın.Kibar sosyal görüşmelerde araştırma yapmayı öğrenin.İnsanların zayıf yanlarını ve niyetlerini açığa çıkaracak dolaylı sorular sorun. Akıllıca yapılan bir casusluk için fırsatın olmadığı bir yer yoktur.

Yasa 15: Düşmanınızı Tamamen Ezin

Güç mücadelenizde rekabet doğuracak ve düşman yaratacaksınız. Yenemediğiniz, ne olursa olsun düşmanınız olarak kalacak insanlar olacak.

Bilerek ya da bilmeyerek onlar üzerinde ne tür yaralar açarsanız açın nefretlerini kişisel olarak almayın. Yalnızca aranızda bir barış olasılığı bulunmadığını kabul edin, özellikle de siz gücü elinizde tuttuğunuz sürece.

Etrafınızda dolaşmalarına izin verirseniz kesin bir şekilde intikam almaya çalışacaklardır.

Onları etkili bir şekilde zayıflatıp, kendinizden uzaklaştırmaya bakın.

Yasa 16: Saygı ve Şerefinizi Arttırmak İçin Yokluğu Kullanın.

Ne kadar fazla görülür ve hakkınızda çok şey duyulursa o kadar sıradan görünürsünüz. Eğer şu anda bir grup içinde kendinize belirli bir yer edindiyseniz, geçici bir süre onlara katılmamanız, hakkınızda daha fazla konuşulmasını, hatta size daha fazla hayranlık duyulmasını sağlar.

Ne zaman gitmeniz gerektiğini öğrenmelisiniz.

Kıtlık yaratarak değerinizi yükseltin.

Yasa 17: Önceden Kestirilemezlik Havası Yaratarak Çevrenize Korku Salın

Hiçbir şey ani ve önceden kestirilemez hareketten daha korkutucu değildir.

Bu nedenle depremler ve kasırgalardan bu kadar korkarız: Ne zaman vuracaklarını bilemeyiz. Bir tanesi ortaya çıktıktan sonra korku içinde diğerini bekleriz.

Derecesi daha az olmak üzere önceden kestirilemez insan davranışının etkisi de böyledir.

Tahmin edilmezlik yalnızca korku silahı değildir, insanlar sizin hakkınızda konuşacak, gerçekle ilgisi olmayan açıklamalar ve yorumlar getireceklerdir. Ama bu sizi sürekli onların zihninde tutacaktır.

Sonunda ne kadar değişken görünürseniz, o kadar saygı görürsünüz.

Yasa 18: Korunma İçin Kaleler Yapmayın, Kendinizi Toplumdan Ayırmak Tehlikelidir

Evet dünya tehlikeli ve düşmanlar her yerde; herkes kendini korumak zorundadır.

Bir kale en güvenli yer gibi görülebilir. Ama kendinizi herkesten ayırmak sizi korumaktan çok, daha fazla tehlikeye sokar; değerli bilgilerden haberdar olmanızı engeller, sizi göze çarpan kolay bir hedef haline getirir.

İnsanlar arasında dolaşmak, müttefikler bulmak ve başkalarıyla kaynaşmak daha iyidir.

Kalabalıkta düşmanlarınızdan korunursunuz.

Yasa 19: Kiminle Dans Ettiğinizi İyi Bilin, Asla Yanlış Kişinin Ayağına Basmayın.


İnsanları ölçmek ve kiminle dans ettiğinizi bilmek, gücü elde etme ve korumadaki en önemli beceridir. Bu beceri olmaksızın körsünüz.

Yalnızca yanlış insanları kızdırmakla kalmaz, çalışmak üzere yanlış insanlar seçersiniz ve aslında hakaret ederken iltifat ettiğinizi sanırsınız.

Herhangi bir harekete geçmeden önce hedefinizi ya da potansiyel rakibinizi ölçüp biçin. Aksi takdirde zaman kaybeder ve hatalar yaparsınız.

Yasa 20: Kimseye Bağlanmayın .


Kendinizi geride tuttuğunuzda, öfkeye değil, bir tür saygıya maruz kalırsınız.

Çoğu insanın yaptığı gibi gruba ya da ilişkiye yenik düşmek yerine kendinizi anlaşılmaz kıldığınız için anında güçlü görünürsünüz.

Başkalarının desteğine koşan insanlar, bu süreçte çok az saygı görme eğilimindedir, çünkü yardımları çok kolay elde edilirken, geride kalanlar kendilerini yalvaranlarla kuşatılmış halde bulurlar.

Kimseye bağlı kalmayın, mücadelenin dışında kalın.

Unutmayın: Kısıtlı enerjiniz ve zamanınız var. Başkalarının işleri için harcanan her an, gücünüzden eksiltir.

Yasa 21: Avınızdan Daha Aptal Görünün.

Hiç kimse diğer insanlardan daha aptal olduğunu hissetmekten hoşlanmaz.O halde buradaki hile kurbanlarınızın kendini akıllı hissetmesidir ve yalnızca akıllı değil, sizden de akıllı hissetmesidir.Buna bir kez ikna olduktan sonra sizin gizli amaçlarınız olduğundan asla şüphelenmezler.


Yasa 22: Teslim Olma Taktiğini Kullanın, Zayıflığı Güce Dönüştürün.

Otoritesini göstermeye çalışan insanlar, teslim olma taktiğine kolayca aldanırlar.

Tepki vermek, saldırganlığı başka bir tür saldırganlıkla karşılamak her zaman ilk içgüdümüzdür.

Ancak bir dahaki sefere biri sizi ittiğinde ve kendinizi tepki vermeye başlarken bulduğunuzda şunu deneyin: Direnmeyin veya karşılık vermeyin, boyun eğin, teslim olun.

Öteki yanağınızı çevirmeniz onu çileden çıkaracak ve rahatsız edecektir...Teslimi bir güç aracı olarak kullanın.

Yasa 23: Güçlerinizi Yoğunlaştırın

Gücünüzü ve enerjinizi en güçlü noktalarında yoğunlaştırarak koruyun.Zengin bir maden bulup derinlere dalmakla sığ bir madenden diğerine atlayarak kazanacağınızdan daha fazla kazanırsınız, yoğunluk her zaman genişliği yener.Sizi yükseltecek güç kaynakları ararken anahtar konumdaki bir destek önemlidir.

Yasa 24: Mükemmel Saray Mensubunu Oynayın.

Saraylı olmanın yasalarını öğrenip uygularsanız, yükselişinizin sınırı olmaz.

İşte saray politikasının yasaları:
- Gösterişten kaçının.
- Çok çaba harcıyor gibi görünmeyin.
- İltifatlarınızda cimri olun.
- Fark edilmenizi sağlayın.
- Uğraştığınız kişiye göre tarzınızı ve dilinizi değiştirin.
- Asla kötü haber taşıyıcısı olmayın.
- Efendinizle asla arkadaşmışsınız gibi davranmayın.
- Üstünüzdekileri asla doğrudan eleştirmeyin.
- Üstünüzdekilerden iyilik isterken idareli davranın.
- Görünüş veya zevk konusunda asla şaka yapmayın.
- Sarayın alaycısı olmayın.
- Kendinizi gözlemleyin.
- Duygularınıza hakim olun.
- Zamanın ruhuna uyun.
- Zevk kaynağı olun.

Yasa 25: Kendinizi Yeniden Yaratın.

Başkalarının sizi tanımlamasına izin vermek yerine kendi imajınızın efendisi olun.

Dünya size bir rol vermek istiyor. Ve bu rolü bir kez kabul ettiğinizde, mahkumsunuz demektir.

Kendinizi güçlü bir karaktere dönüştürün. Kendiniz üzerinde çamur gibi çalışmak, hayattaki en büyük ve en zevkli görevlerinizden biri olmalıdır.

Kendini yaratma sürecindeki ilk adım, öz-bilinçtir - bir aktör olarak kendinizin farkında olmak ve görünüşünüzü, duygularınızı kontrol altına almaktır.

Kendini yaratma sürecindeki ikinci adım, George Sand stratejisinin bir varyasyonudur: Akılda kalan, dikkat çeken, sahnedeki diğer oyuncuların üzerinde öne çıkan bir karakterin yaratılması.


Yasa 26: Ellerinizi Kirletmeyin.

Elleriniz asla hatalar ve kötü işlerle kirlenmemelidir. Öyle bir işle olan bağlantınızı gizlemek için başkalarını günah keçisi ve maşa olarak kullanarak lekesiz görüntünüzü sürdürün.

Yasa 27: Kendinize Takipçiler Yaratmak İçin İnsanların İnanma İhtiyacını Kullanın

İnsanlar bir şeye inanmak için karşı konmaz bir arzu duyarlar. Onlara peşinden gidecekleri bir dava, yeni bir vizyon önererek tutkulu bir arzunun odak noktası olun.

5 kolay adımda kült bir vizyon yaratma:
1- Belirsiz ve basit tutun.
2- Entelektüel olan yerine görsel ve duyusal olanı vurgulayın.
3- Grubu yapılandırmak için örgütlü din şekillerini ödünç alabilirsiniz.
4- Gelir kaynağınızı gizleyin.
5- Bize-karşı-olanlar dinamiği yerleştirin.

Yasa 28: Cesaretle Eyleme Geçin

Eğer eylemlerinizin seyrinden emin değilseniz bir girişimde bulunmayın. Şüpheleriniz ve tereddütünüz uygulamalarınızı bozacaktır.Çekingenlik tehlikelidir.Cesaretle girişmek daha iyidir. Cesaretle giriştiğiniz işteki herhangi bir hata aynı gözü peklikle kolayca düzeltilebilir.

Cesura herkes hayrandır; kimse çekingene saygı duymaz.

Eğer cesaret doğal değilse çekingenlik de değildir.Kazanılmış bir alışkanlıktır, çatışmadan kaçınmak için isteyerek seçilmiştir...Cüretkar bir hareketin sonuçlarından korkunuz gerçek boyutlarından daha büyüktür ve aslında çekingenliğin sonuçları çok daha kötüdür.Değeriniz düşer...


Yasa 29: Her Şeyi Sonuna Kadar Planlayın.

Son her şeydir.Her şeyi sonuna kadar planlayın...

Çoğu insan mantığından çok duygularıyla hareket eder. Planları belirsizdir ve engelle karşılaştıklarında içlerinden geldiği gibi davranırlar.

Ne var ki doğaçlama, sizi yalnızca bir sonraki krize kadar taşır ve hiçbir zaman birkaç adım ileriyi düşünüp işleri sonuna kadar planlamanın yerine geçmez.

Yasa 30: Başarılarınızı Fazla Çaba Harcanmamış Gibi Gösterin.

Eylemleriniz doğal ve kolaylıkla yapılmış gibi görünmelidir. Bütün didinmeler, uygulamalar ve zekice hileler gizlenmelidir.Harekete geçerken fazla çaba harcamıyormuş gibi görünün, sanki çok daha fazlasını yapabilirmişsiniz gibi.Ne kadar çok çalıştığınızı açıklamak gibi güçlü arzudan kaçının; bu yalnızca soru işareti doğurur.

Kestirme yollarınızı ve hilelerinizi gizlemenin bir başka nedeni daha vardır; bu bilgiyi dışarı verdiğinizde insanlara size karşı kullanabilecekleri fikirler vermiş olursunuz.

Yasa 31: Seçenekleri Kontrol Edin: Diğerlerinin Sizin Dağıttığınız Kartlarla Oynamalarını Sağlayın.

En iyi aldatmacalar diğer kişiye seçim hakkı vermiş gibi görünenlerdir.

Seçenekleri kontrol etmenin önemli bir amacı vardır: Kendinizi güç ve cezanın aracısı olarak gizlemek. O halde bu taktik gücü zayıf olan şüphe, kızgınlık ve öfkeye maruz kalmadan işlev göremeyen insanlar üzerinde fazlasıyla işe yarar.

Bununla birlikte, genel bir kural olarak bile gücü doğrudan ve zorla uygulayan olarak görünmek pek akıllıca değildir.

İnsanlara seçim yapma yanılsamasını sunmak daha zarif ve daha etkilidir.

Yasa 32: İnsanların Fantezileriyle Oynayın.

Gerçekten çoğunlukla kaçılır, çünkü çirkin ve nahoştur. Düş kırıklığına uğramanın doğurduğu öfkeye hazırlıklı değilseniz doğru ve gerçeğe asla başvurmayın.Hayat o kadar zorlu ve sıkıntı vericidir ki, romantizm üreten veya fantezi kuran insanlar çöldeki vahalar gibidir.Herkes oraya koşar. Kitlelerin fantezileriyle oynamakta büyük güç vardır.

Fantezinin anahtarı uzaklıktır.Uzak olan çekicidir...

Yasa 33: Herkesin Zayıf Noktasını Keşfedin.

Herkesin bir zayıf noktası vardır...Bu zayıflık genellikle güvensizlik, kontrol edilemez bir duygu ya da ihtiyaçtır; aynı zamanda küçük gizli bir zevk de olabilir. Zayıf noktaları iyi anladığınızda bunları hiç şüphesiz lehinize kullanabilirsiniz.

Her zaman kontrol edilemeyen tutkuları ve saplantıları arayın.Tutku ne kadar güçlüyse kişi o kadar savunmasızdır.Bu şaşırtıcı görünebilir, çünkü tutkulu insanlar güçlü görünürler.Ama aslında yapmacık bir biçimde sahneyi dolduruyor, insanların dikkatini zaafları ve çaresizliklerinden uzak tutmaya çalışıyorlardır.

Çekingenlik sömürülecek güçlü bir zayıflıktır.Çekingen insanlar genellikle bunun tersi olmayı isterler.

Yasa 34: Kral Muamelesi Görmek İçin Krallar Gibi Davranın.

Kendi fiyatınızı belirlemek size kalmış bir şeydir. Az isterseniz tam olarak onu elde edersiniz. Ama daha çoğunu isterseniz çok daha değerli olduğunuz işaretini verirsiniz....Sizi geri çevirenler bile güveniniz için size saygı duyar ve bu saygı sonunda hayal bile edemeyeceğiniz şekillerde yarar sağlar.

Şunu anlamalısınız: etrafınıza güven yaymalısınız, kibir veya küçümseme değil.

Yasa 35: Zamanlama Sanatında Ustalaşın.

Asla acele eder gibi görünmeyin; acele etmek kendinizin ve zamanın üzerindeki kontrol yetersizliğinizi ortaya koyar.Her zaman sabırlı görünün, sanki her şeyin sonunda size geleceğini biliyormuşsunuz gibi. Doğru anın dedektifi olun; zamanın ruhunu, sizi güce götürecek adımları izleyerek yakalayın. Zaman henüz gelmediyse geri çekilmeyi ve doğru zaman geldiğinde acımasızca atılmayı öğrenin.

"Bir yeri tekrar ele geçirebiliriz, ama zamanı asla." Napoleon Bonaparte 1769-1821

Yasa 36: Sahip Olamadıklarınızı Küçümseyin: Onlara Aldırmamak En İyi İntikamdır.

Ne kadar az ilgi gösterirseniz, o kadar üstün görünürsünüz.

Unutmayın: İşlerin sizi rahatsız etmesini siz seçersiniz.

Rahatsız edici durumu fark etmemeyi, meseleyi önemsiz ve ilginizi çekmeye değmez olarak değerlendirmeyi de aynı kolaylıkla seçebilirsiniz. Ve güçlü olan hamle budur.

Arzular genellikle çelişkili etkiler yaratır.Bir şeyi ne kadar çok ister, ne kadar peşine düşerseniz sizden o kadar kaçar...

Yasa 37: İlgi Uyandıran Görünümler Yaratın.

Çarpıcı imgeler ve simgesel jestler güç havası yaratır; onlara herkes karşılık verir.
O halde etrafınızdakiler için sizin varlığınızı yükseltecek görsel çekiciliği olan ve parlak sembollerle dolu bir imaj sahneleyin. Görünüşünüzle gözü kamaşanlar gerçekte ne yaptığınızı fark etmezler.

Maddeleri görsel olarak düzenleme şeklinizi asla ihmal etmeyin...renk..muazzam sembolik yankıları vardır...Görsellik büyük duygusal güç içerir.

Davanızı temsil etmesi için her zaman bir sembol bulun, çağrışımlar ne kadar duygusal olursa o kadar iyidir.

Yasa 38: İstediğiniz Gibi Düşünün Ama Başkaları Gibi Davranın.

Zamana uymayan davranışlarınızla, geleneksel olmayan fikirleriniz ve sıra dışı yollarınızla gösteriş yaparsanız insanlar sizin yalnızca dikkat çekmek istediğinizi ve onları küçümsediğinizi düşünürler.
Kendilerini aşağılanmış hissetmelerine neden olduğunuz için sizi cezalandırmanın bir yolunu bulacaklardır.Orijinalliğinizi yalnızca hoşgörülü arkadaşlarınızla ve sizin eşsiz oluşunuzu takdir edecek insanlarla paylaşın.

Topluma girdiğinizde kendi fikirlerinizi ve değerlerinizi ardınızda bırakın, içinde bulunduğunuz gruba en uygun maskeyi takın.

"Kendini iyi saklayan kişi iyi yaşar." Ovid MÖ 43- MS 18

"Akıllı adam iki dibi olan sandık gibidir: Açıken içine bakınca insan her şeyi göremez." 
Sir Walter Raleigh 1554-1618

Sivrilmeye değer tek an zaten sivrilmiş olduğunuz andır...

Yasa 39: Balık Yakalamak İçin Suları Karıştırın.

Öfke ve kaygı stratejik olarak verimsizdir. Her zaman sakin ve objektif kalmalısınız. Ancak, kendiniz sakin kalırken düşmanlarınızı kızdırabilirseniz, büyük bir avantaj elde edersiniz.Düşmanlarınızı hazırlıksız yakalayın.

Bazı balıkların gölün dibinde kalması daha iyidir.

Yasa 40: Bedava Yemeğe Değer Vermeyin.

Bedava olarak sunulan şey tehlikelidir. Genellikle ya bir hile ya da gizli bir yükümlülük içerir. Kıymetli olan şey için ödeme yapmak değerlidir.Ödeme yaparak minnettarlık, suçluluk ve dalavereden kurtulursunuz. Ücreti tam olarak ödemek de akıllıcadır, mükemmellikte kestirme yoktur.Paranız konusunda cömert olun ve etrafta dolaşmasını sağlayın, çünkü cömertlik gücün işareti ve mıknatısıdır.

"Hiçbir şey bedava verilenden daha pahalı değildir." Michihiro Matsumoto

Yasa 41: Büyük Adamın Ayakkabılarını Giymekten Kaçının.

İlk önce olan her şey her zaman daha iyi ve daha sonra gelenden daha orijinal görünür.Eğer başarılı bir adamın arkasından geliyorsanız veya ünlü bir anne ya da babanız varsa onlardan daha iyi olmak için iki katı çalışmanız gerekecektir.Onların gölgelerinde kaybolmayın, yoksa kendinizin yaratmadığı bir geçmişin içinde tıkılıp kalırsınız.Akışı değiştirerek kendi adınızı ve kimliğinizi yerleştirin.

Siz geçmişe isyan ederek yükselirken aşağıdan yükselenlere dikkat edin ve aynı şeyi size yapmalarına izin vermeyin.

Yasa 42: Çobanı Vurun, Koyunlar Dağılacaktır.

Sorun çoğunlukla tek bir güçlü bireyden kaynaklanıyor olabilir: Kışkırtıcı, kendini beğenmiş, iyi niyet sömürücüsü. Bu tür kişilere hareket edecek yer verirseniz diğerleri onların etkilerine kapılacaktır.Neden oldukları sorunların katlanarak çoğalmasına izin vermeyin, bunlar düzeltilemeyecek kadar kötüdür. Onları tek başlarına bırakarak ya da uzaklaştırarak etkisiz hale getirin.Darbeyi sorunun kaynağına indirin, koyunlar dağılacaktır.

Yasa 43: Diğerlerinin Kalpleri ve Zihinleri Üzerinde Çalışın.

İkna etmenin anahtarı, insanları yumuşatmak ve yavaşça çözümlemeye çalışmaktır. İki koldan yaklaşarak baştan çıkarın onları. Duyguları üzerinde çalışın ve entelektüel zayıflıklarından faydalanın.

Bir kez duygularını harekete geçirdikten sonra kontrollerini azaltmış olursunuz, böylece daha kolay ikna edilebilirler...

İnsan zihinlerinin güvence altına almanın en kolay yolu bir eylemin onalara nasıl fayda sağlayacağını olabildiğince basit bir biçimde göstermektir.Çıkar en güçlü güdüdür.

İnsanların zihinlerine en iyi hitap eden kişiler çoğu kez sanatçılar, entellektüeller ve daha şair ruhlu olanlardır....benzetmeler ve duyulu ifadeler yoluyla...

Yasa 44: Ayna Etkisiyle Ellerini Kollarını Bağlayıp Çileden Çıkarın.


Düşmanlarınızı aynen onların yaptığını yaptığınızda, stratejinizi belirleyemezler. Ayna Etkisi onlarla alay eder ve küçük düşürür, aşırı tepki vermelerine neden olur. Ruhlarına bir ayna tutarak, onların değerlerini paylaştığınız yanılsamasıyla onları baştan çıkarırsanız; eylemlerine ayna tutarak onlara bir ders vermiş olursunuz.

Yasa 45: Değişimin Gerekli Olduğunu Öğütleyin Ama Ani ve Büyük Değişimlerden Kaçının.

Herkes soyut olarak değişimin gereğini anlar, ancak gündelik düzeyde insanlar alışkanlıklarına bağlı yaratıklardır.Çok fazla yenilik travmatiktir ve isyana neden olur. Eğer bir güç konumunda yeniyseniz ya da güç tabanı oluşturmaya çalışan bir yabancıysanız, işlerin eski yapılış şekillerine saygı duyduğunuzu gösterin.

...Eğer reform gerekliyse ona karşı tepki bekleyin; değişikliği gizlemenin ve zehiri tatlandırmanın yollarını bulun.

Değişim gerekliyse geçmişin yumuşak bir şekilde iyileştirilmesiymiş gibi gösterin.

Geçmişten büyük bir farklılık yaratırsanız ne pahasına olursa olsun boşluk görüntüsünden kaçının, yoksa korkuyu yaratırsınız...Bu boşluğu hemen yeni geleneksel törenler ve şekillerle doldurun.

Yasa 46: Asla Çok Mükemmel Görünmeyin.

Kıskançlık sessiz düşmanlar yaratır.Kıskançlığı saptırmak ve daha insani, daha yaklaşılabilir görünmek için ara sıra kusurları göstermek akıllıcadır.

Kıskançlığı içe çevirirseniz ruhunuzu zehirler, dışa döndürün, sizi yükseklere ulaştırsın.

Şunu anlamalısınız ki, siz güç kazanırken altınızdakiler sizi kıskanıyordur.Bunu göstermeyebilirler, ama bu kaçınılmazdır.Saf bir şekilde size gösterdikleri yüzü kabul etmeyin, eleştirilerinin satır aralarını, alaycı ifadelerini, aşırı öngüleri okuyun...

Sizi kıskananlara yardım etmeye, onlara iyilik yapmaya çalışmayın; lütfettiğinizi düşünürler.

"İnsanın yetenek ve becerilerini gizlemesi büyük bir yetenek ve beceri ister."
La Rochefoucauld, 1613-1680

Yasa 47: Amaçladığınız Hedefi Aşmayın; Zafere Ulaştığınızda Ne Zaman Duracağınızı Bilin.


Zaferin ateşiyle kendini beğenmişlik ve aşırı özgüven amaçladığınız hedefi geçmeye zorlayabilir sizi ve ileri giderek yendiğinizden çok daha fazla düşman edinirsiniz.Başarının sizi sarhoş etmesine izin vermeyin. Strateji ve dikkatli planlamanın yerini alacak bir şey yoktur.Bir hedef belirleyin ve ona ulaştığınızda durun.

"En büyük tehlike zafer anında ortaya çıkar." Napoleon Bonaparte, 1769-1821

Yasa 48: Şekilsizliğe Bürünün

Bir şekil alarak, görünür bir plan yaparak kendinizi saldırıya karşı açmış olursunuz. Düşmanınızın kavrayacağı bir şekil almak yerine kendinizi her kaba uyacak şekilde hareketli kılın.Hiçbir şeyin kesin ve hiçbir yasanın sabit olmadığı gerçeğini kabul edin. Kendinizi korumanın en iyi yolu su kadar akıcı ve şekilsiz olmaktır; asla istikrar ve kalıcı düzen üzerine bahse girmeyin. Her şey değişir.

Şekilsizliğin birinci psikolojik gereği hiçbir şeyi kişisel olarak almamak üzere kendinizi eğitmenizdir.Hiçbir zaman savunma göstermeyin.Savunmacı davrandığınızda duygularınızı gösterir, açık bir şekil oluşturursunuz.Rakipleriniz hassas bir nokta bulduklarını fark ederler.Ve tekrar tekrar vururlar...Kimsenin sizi neyin sinirlendirdiğini veya zayıf noktanızın nerede bulunduğunu anlamasına izin vermeyin.

Şekilsizlik ihtiyacı yaşlandıkça artar, çünkü gitgide kendi tarzınızı oluşturmuş ve çok katı bir şekil üstlenmişsinizdir.Hareketlerimiz önceden tahmin edilebilir, bu her zaman yıpranmışlığın ilk işaretidir.

26 Ocak 2025 Pazar

Görünmez

O sınıfta olup bitenler dünyanın geri kalanında yaşananlardan çok da farklı olmayabilir aslında.Çünkü orada da tıpkı dışarıda olduğu gibi, yaban arısı çocuğun arkadaşları arasında kurbanlar kadar çok sayıda canavar da var.

Hepsi neyin iyi neyin kötü olduğunu ayırt edebilecek durumda; şaka ile taciz, oyun ile zulüm arasındaki farkı bilebilecek çocuklar ama hiçbiri zarar görmeden buna nasıl bir son verebileceğini bilmiyor.

Anlaşılan babam sözlerinde haklıymış: Bazen şiddet yalnızca şiddetle durdurulabilir, biz insanlar bundan anlıyoruz.

Tabii ya, kesinlikle beni göremiyorlardı!İşte bu her şeyi açıklıyordu : Neden kimsenin bana hiç yardım etmediğini açıklıyordu, insanlar bu kadar kötü olamazdı, bu imkansızdı, başıma gelenleri görmemelerinin bir nedeni olmalıydı.

Öğretmen, yaban arısı çocuğun cezaların en kötüsüne dönüşebilecek bir yalnızlığa düşmesinin de önüne geçmek için uğraşıyor, her ne kadar çocuk bunu güzel bir şeye, bir süper güce çevirmeye çalışıyor olsa da...

...Etrafımızdakilerin hep orada kalacaklarını düşünerek hareket ediyoruz, her bir anımızı her şeyimizi yarım kaybedebilirmişiz gibi yaşamak yerine...

Ve belki de, bunu hiç bilemeyecek olsak da, bizler için görünür olacak, bakan ama görmek istemeyen bizler için, kafamızı başka tarafa çevirmeyi uygun gören bizler için, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" sözünü yaşam felsefesi haline getiren bizler için.